Emeğin başkenti kömür kent olarak da bilinen Zonguldak’ın gazetecilerinden Orhan Akyüz’ün haberine göre, yazarlar Zonguldak Endüstri Tarihi Araştırmacısı ve Maden Mühendisi Ekrem Murat Zaman ile Avukat Ufuk Çeyrek Ural’ın ortak çalışması “Üç Nesil Mükellef” adlı kitapta, İkinci Dünya Savaşı döneminde getirilen Zonguldak kömür havzasına özgü mükellefiyet (zorunlu çalışma) konusu kaynağından başlayarak ele alınıyor.
“ÜÇ NESİL MÜKELLEF” KİTABI, MADENCİLİK TARİHİNE DAMGA VURUYOR
Zonguldak madencilik tarihine damga vuran ve dönemler halinde dededen toruna uygulanarak geleneğe dönüşen mükellefiyet, yazarların madenci ve hukukçu kimlikleriyle irdeleniyor, ocaklar söndürecek kadar dramatik olaylar bu kitapta anlatılıyor. “Üç Nesil Mükellef”i okurken dünyadaki değişimlerin bir domino etkisiyle ülkemizi de nasıl içine aldığını, taş kömürü havzasına Osmanlı’nın yaklaşımı ile Cumhuriyet döneminin yaklaşımı arasındaki farkı görüyorsunuz.
YAZAR UFUK ÇEYREK URAL’IN, “GÖÇ AİLESİZ BIRAKINCA” KİTABINDA GERÇEK YAŞAM ÖYKÜSÜ ANLATILIYOR
Bu arada “Göç Ailesiz Bırakınca” isimli romanın da yazarı Ufuk Çeyrek Ural, kitabında Gürcistan’ın Acara bölgesinden Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan yakından tanıdığı bir ailenin gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor.
Ailenin göçü, 93 Harbi olarak da anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında, Rusya’nın Kuzeydoğu Anadolu’da doğrudan doğruya toprak kazancıyla başlıyor.
Kitapta, Rusya’ya bırakılan bu topraklardaki Türklerin yıllar boyu çektikleri acılara, hayata tutunmaya çalışırken süregelen savaşların aileyi nasıl darmadağın ettiğine ve küçücük bir çocuğun kendi yaşam savaşını verirken ailesiz büyümesinin ilerideki yaşamını nasıl etkilediğine tanık oluyoruz.
Ailenin, Acara’dan Zonguldak’a dek uzanan ve yüzyıllık bir zaman dilimi içinde yaşadıklarını okudukça kimi zaman hüzünleniyor, kimi zaman seviniyor, kimi zaman hayrete düşüyoruz.
Savaşın acımasızlığını, barışın ve aile birliğinin önemini “Göç Ailesiz Bırakınca” romanında daha iyi anlıyoruz.