Çataklı, öğrencilerin öğretmenlerine sözlü ve fiziksel zorbalık yapmasının, bunun bir oyunmuş gibi görülmesinin ve sınıftaki diğer öğrencilerin duruma tepki göstermemesinin “Toplumsal bir çöküşün işareti” olduğunu söyledi.
Bu tabloyu yalnızca birkaç öğrencinin davranışıyla açıklamanın mümkün olmadığını belirten Çataklı, sorunun kökünde öğretmeni değersizleştiren, güvencesizleştiren ve kamusal eğitimi aşındıran politikaların bulunduğunu ifade etti.
Yanlış politikaların faturası sınıfa kesiliyor
Eğitim-İş Şube Başkanı, öğretmeni ekonomik olarak zorlayan, mesleki itibarını zayıflatan, nitelikten uzak ve propaganda amaçlı uygulamaların eğitimi çürüttüğünü belirtti.
Bu politikaların sonucu olarak sınıflarda saygısızlık, şiddet, otorite krizi ve bozulmuş bir öğrenme ortamı oluştuğunu söyledi.
Okullara ilgisiz yapıların sokulması düzeni bozuyor
Çataklı, yıllardır uygulanan çeşitli protokollerle eğitimle ilgisi olmayan kişi ve yapıların okullara sokulmasının sınıf düzenini erozyona uğrattığını dile getirdi.
Pedagojik yetkinliği olmayan aktörlerin okula müdahil edilmesinin, öğretmenin otoritesini sistematik biçimde zayıflattığını vurguladı.

Ücretli öğretmenlik öğretmenlik mesleğini değersizleştiriyor
Yaklaşık 1 milyon atama bekleyen öğretmen varken, diğer tarafta asgari ücretin altında ücretlerle sürdürülen ücretli öğretmenlik uygulamasının kamusal eğitimin nasıl değersizleştirildiğinin açık göstergesi olduğunu aktaran Çataklı, bu düzenin öğretmenliği gençler için “gelecek vaat etmeyen bir meslek” haline getirdiğini söyledi.
Ekonomik güçlükler, güvencesizlik ve itibarsızlaştırmanın öğretmenleri mesleki tükenmişliğe sürüklediğini açıkladı.
“Ankara’daki olay tüm eğitim sisteminin çığlığıdır”
Son yaşanan olayın yalnızca bir öğretmenin değil, yıllardır görmezden gelinen bütün bir eğitim sisteminin çığlığı olduğunu kaydeden Çataklı, öğretmenlik mesleğinin acilen ekonomik, sosyal ve mesleki olarak güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Okulların yeniden güvenli, saygılı ve nitelikli ortamlara dönüştürülmesinin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu söyledi.


Gençlere sınav ve belirsizlik değil gelecek sunulmalı
Çataklı, üniversite mezunu işsiz gençlerin ve atama bekleyen öğretmenlerin kaderine terk edildiği mevcut anlayışın terk edilmesi gerektiğini belirtti.
Eğitim sisteminin gençleri işsizliğe değil, nitelikli üretime ve güvenceli mesleklere taşıyan bir yapıya kavuşması gerektiğinin altını çizdi.
Öğrencilerin sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerini destekleyen bilimsel, laik ve kamusal eğitim yapısının güçlendirilmesinin şart olduğunu ifade eden Çataklı, yaşananların toplumun nereye sürüklendiğine dair ciddi bir uyarı niteliğinde olduğunu söyledi.
“Öğretmene uzanan her el geleceğimize uzanır”
Öğretmene yönelik şiddetin tesadüfi olmadığını söyleyen Çataklı, bunun öğretmeni hedef gösteren, mesleğin saygınlığını aşındıran politikaların sonucu olduğunu belirtti.
“Artık yeter! Öğretmene uzanan her el, geleceğimize uzanmaktadır!” sözleriyle çağrı yapan Çataklı, bu düzeni kabul etmediklerini dile getirdi.
Eğitim-iş 8 Aralık’ta öğretmen odalarında açıklama yapacak
Eğitim-İş’in aldığı karar doğrultusunda,
öğretmenlik mesleğinin itibarının yeniden kazandırılması,
Ekonomik, sosyal ve mesleki hakların güçlendirilmesi,
Okulların güvenli ve nitelikli eğitim ortamlarına dönüştürülmesi
amacıyla 8 Aralık 2025 Pazartesi günü ikinci ders teneffüsünde tüm Türkiye’de işyeri temsilcilerinin öğretmen odalarında bildiri okuyacağı duyuruldu.
Çataklı, “Meslek onurumuz için öğretmen odalarında sesimizi yükseltiyoruz” sözleriyle açıklamasını tamamladı.



