İnsanın içi bazen gökyüzünden bile karanlık olur.
Bir bakarsın her şey yerli yerindedir ama sende bir şey eksiktir.
Ne para doldurur o boşluğu,ne de makam.
Çünkü insan,en çok kendinden yorulur.
Bir noktadan sonra dışarıdaki düzen değil,içerideki savaş yorar seni.
Bir tarafın susmak ister,diğer tarafın bağırmak.
Ama sen susarsın. Çünkü bilirsin ki, bağırmakla hiçbir şey değişmez bu düzende.
Ama yine de, deli bir yağmur damlıyor geceye.
Şehrin üstünü değil, insanın yüreğini yıkıyor.
Pencereye vuran her damla,sanki bir vicdanı uyandırmak ister gibi.
Gökyüzü bile bu sessizliğe dayanamıyor artık.
Masallar ülkesinde, herkes bir koltuğa tutunmuş.
Kimisi korkudan, kimisi çıkarından, kimisi unuttuğu değerlerinden.
Koltuklar öyle kutsallaşmış ki,artık insanlar diz çökerek yaşamayı öğrenmiş.
Haksızlık büyüyor, adalet susuyor, vicdan sürgünde.
Düşlerimdeki düşmanlarım bile şizofren.
Onurlarını,gururlarını bağlamışlar bir koltuğun ayaklarının altına.
Yalakalığı,sadakat sanıyorlar.
Sustum sanıyorlar ama ben her satırımda bağırıyorum.
Çünkü bu topraklarda suskunlar çoğaldıkça,haksızlar da büyüyor.
Ben hâlâ dik duruyorum mavi gökyüzünün bir yerinde yağmur.
Yağmurun alnında, rüzgârın vicdanında.
Yüreğim kırıldı belki,ama eğilmedim.
Çünkü karakter, kolay kazanılan bir şey değildir.
Koltuğun değil, kalbin taşıyabildiği bir ağırlıktır.
Bazen düşünüyorum; yalnız mıyım,yoksa özgür mü ?...
Belki ikisi de!...
Yalnızlığın içinden geçmeden özgürlük olmuyor bu hayatta.
Her damlada bir isyan var,her sessizlikte bir çığlık.
İşte ben, o çığlığın sesini bastırmadan yazıyorum.
Yazmak,artık benim direnme biçimim.
Kalemim, susturulmuşların dili.
Yağmur, temizlenmemiş vicdanların aynası.
Yağmurun altında hâlâ dik duruyorum.
Çünkü bazı mücadeleler,aslında bir insanın kendine geçmişine sadık kalma zaferidir.
Murat İLERİ