Çalıştığım işletmede kurum içi ya da kurum dışı eğitimler düzenlenir, zaman zaman kurum dışı eğitimlere Türkiye de nam salmış, isim yapmış eğitimciler katılırdı.
Ahmet Şerif Özgören, Nebi Acar, Kadimsu Ebru Temel gibi Türkiye genelinde eğitim seminerleri düzenleyen başarılı isimlerle de tanışmış olurduk.
(Ancak hemşerimiz sn Gurbet Altay’ın eğitim seminerleri çalıştığım süre boyunca bana nasip olmadı. O dönemlerde kendisiyle tanışıyor olsaydım yönetime mutlaka bir eğitim programı talep ederdim. Şayet Allah bir gün bana beldemde Yerel Yöneticiliği nasip ederse Gurbet Altay’dan bir seminer hayalim yok değil!).
Çalıştığım işletmede İnsan kaynakları müdürlüğünden yeni bir eğitim programı maili aldık.
Şu tarih ve saatte, şu salonda departman müdür ve şefleri için eğitim programı düzenlenmiştir. Eksiksiz katılımızı rica ederim. Vs. vs..
Her birimin kendine has bir işleyişi vardır. Her biri bağımsız gibi çalışıyor görünse de hiyerarşik bir düzen ile genel müdürlüğe bağlıdır.
Günlük operasyona devam ederken eğitim ile ilgili yazmış olduğum hatırlatma maili telefonumun ekranına düştü.
30-35 kadar yönetici, yönetici asistanı, şef ve yönetici adayları salonda yerimizi aldık. İşletme tarafından hazırlanan çay, kahve, kek, kurabiye standından nefsimizi köreltecek servis tabağımızı hazırladık ve eğitimcimizi beklemeye başladık.
Özel sektörlerde bu tarz eğitimler için mesai saati içinde ayıracak pek zamanınız olmaz. Çünkü operasyon her daim yoğundur. Birde kişiye hizmet odaklı bir hizmet sektöründe çalışıyorsanız eğitim için ayrılan süre tabiri caizse lüx dür.
Her iş yerinde hedefler vardır. İşletmenin hedefleri, genel müdürün hedefi, departman yöneticilerinin hedefi vs. her birinin birbirine bağlı hedefleri geçmiş yıllar ve rakipler baz alınarak planlanır.
Bu makalemde ki konu tam da bununla alakalı.
Hedefleri tutturmak bir başarıdır. Hedefin üstüne çıkmak ödül, altında kalmak ise “kendine çeki düzen ver” yani üç mektup hazırla anlamı ifade eder.
Peki nedir üç mektup hikayesi?
Bir işletme de uzun yıllar görev yapan bir genel müdürün zamanla işleri bozulur. Bir takım taktikleri kısmen başarılı olur ama hedefleri bir türlü tutturamaz, bir başka taktik dener, kararlar alır lakin artık başaramayacağını anlayınca görevden affını ister ve üç mektup yazıp üç ayrı zarfa koyar ve zarfları numaralandırıp çekmecesine koyar.
İşletmede bir süre sonra yeni bir genel müdür göreve başlar.
Yeni genel müdürün hedefleri vardır. İddialıdır, ilk zamanlarında bu hedefleri doğrultusunda bir fark ortaya çıkarmayı başarır.
Aradan bir zaman geçer. Cicim ayları bitmiş sıkıntılı bir süreç aşlamıştır. Ne yaparsa yapsın ilk başladığı verimlilik kalmamıştır.
İşte tam bu sırada çekmecesini açar ve kendinden önceki genel müdürün bırakmış olduğu notu görür.
Not’ta “sn meslektaşım, işler kötüye gidiyorsa sana bıraktığım üç mektubu sırasıyla aç” yazılıdır.
Bir numaralı zarfı açar. Mektupta, “şayet bu mektubu açmışsan işler yoluna girmemiş demektir. O halde geçmiş yönetimleri ve ekibini kötüle, yeni ekip kurmayı talep et. Bu sana işleri düzeltmen için bir zaman kazandıracaktır” yazar.
Genel müdür eski yönetimi ve birlikte çalıştığı yönetim ekibini kötülemeye başlar, yeni bir ekip kurarak hedeflere ulaşacağını vaat eder.
İşine gelmeyen bazı yöneticileri çıkartır ve yerine yenilerini alır. Yeni hedefler belirler fakat bu da şirketin hedeflerini tutturmaya yetmez ve rakip firmalar ile fark zamanla daha da kapanır ve geriye düşmeye başlar.
İki no’lu mektuba açar. Mektupta “işler düzelmemişse yapamayacak olsan bile yeni hedefler koy, vaatler ver ” yazar.
Bu mektubu okuduktan sonra yeni fikirler üretir, büyük hedefler koyar ve hayal satmaya başlar.
Bu gaz ile bir süre daha devam eder, bir hareketlilik ortaya çıksa da belirlenen hedefleri tutturacak bir gelişme ortaya çıkartamaz. Patron da, çalışanlar da hizmet sunulan hedef kitle de gidişattan memnun değildir.
Acaba üçüncü mektupta ne yazıyor, hangi öneriler var diyerek son çare o mektubu açmakta bulur.
Mektupta “şayet bu mektubu açmışsan kendinden sonra gelecek olan genel müdür için sende üç mektup yaz!” notu vardır.
Mektupların siyasi versiyonu var mıdır?
Zamanında Sadrazamlar üç mektup yazdığına göre günümüzde ki siyasilerin de üç mektubu hazır etmeleri önemlidir.
Uzun zamandır siyasetin içinde olan siyasiler aldıkları seminerlerde kendilerine anlatılan “üç mektup” hikayesinin kaçıncı mektubunu açıp okumuşlardır?
Teşkilatlar, belediye başkanları, milletvekilleri, görevlerini tamamlayıp köşelerine çekilenler, hiç bir seçim kazanamamış olanlar, yenilip ring dışına atılanlar kendinden sonra gelecekler için mektup hazırlamış mıdır?
Kendi bireysel başarıları için değil temsil ettikleri kuruluşun başarıları için çabalayan her yönetici kendi kulvarında başarılı olur. Ancak şahsi çıkarların peşinde koşanların temsil ettikleri kurum ve kuruluşlar için bir başarı yakalaması mümkün değildir.
Her kurum için üç mektubu patron kendisi hazırlayıp vermelidir.
Patronun verdiği bu üç mektup göreve talip olan kişi tarafından göreve başladığında açılmalıdır.
O göreve talip olan için bir taahhüt teşkil edeceğinden hedeflenen başarıya daha kolay erişilir diye düşünüyorum!
Mehmet Çelebi