Gelmeyeceğini bile bile, yine de yollarını beklemek, her şeye rağmen yüreğinde onun sevdasını yaşatmak, bu zamanın en acı gerçeği.

Ağladığında, başını yaslayamayacaksın göğsüne.
Usulca, dokunup yanaklarına, silmeyecek göz yaşlarını.
Saçlarını okşamayacak, ellerini tutmayacak, rüyalarında bile yanında olmayacak.
Bu nasıl bir sevda?
İnsan niye karşılıksız bir sevdaya heba eder ki, ömrünü?
Sen, onun hayalleri avunurken, onun hatıralarına sarılıp uyurken; o da, şiirlerin uğramadığı balkonlarda, şairlere küfür eden herhangi birisinin tutsaklıkğında yaşıyor belki de ...
Ama, bir sabah vakti çalsa kapının zili.
Sabah güneşinden önce, sevdiğin girse içeriye.
Sen, aynı umut ve heyecanla sarılırsın ona.
Çekersin kokusunu, dolu dizgin içine.
Teni aynı tendir ama, kokusu değişmiştir artık.
Gözlerinin içine bakarsın bir süre sonra, bakışlar aynıdır ama gönül gözüne perde çekilmiştir artık.
Yanma Arkadaş,Kanma Arkadaş.
O zalim yüzünden düşmedin mi dilden dile?...
Yazını kışa çeviren, tekrar baharı yaşatır mı yüreğine?
Nasıl olsa, su akar yatağını bulur.