“Ey ALLAH'IM! Recep Ve Şabanı Bize Mübarek Kıl, Bizi Ramazana Ulaştır.”

Hz.Muhammed (s.a.v)

"musafaha" nedir?

musâfaha “el sıkışmak, nazikçe dokunmak, selâmlaşmak” gibi anlamlara gelir.

Gerek erkeklerin birbiriyle, gerekse de kadınların birbirleriyle, karşılaştıkları zaman selâmlaşmaları, hal-hatır sormaları, musafaha yapmaları, tokalaşmaları, kucaklaşmaları, birbirlerine güleryüz göstermeleri İslâmî kardeşliğin bir icabıdır. Bu davranışların tamamı sadakadır ve ibadettir.

Bir hadiste Peygamberimiz (asm) musafahanın faziletini şöyle anlatırlar:

"İki Müslüman karşılaşıp musafaha yaparlarsa, Cenâb-ı Hak, onlar ayrılmadan her ikisinin de günahını bağışlar."

Peygamberimizin bu hususta nasıl hareket ettiğini de Hazret-i Ebû Zer'den öğreniyoruz.

Müslümanlar kendisi ne sorarlar:

"Resul-i Eklemle (a.s.m.) karşılaştığımız vakit sizinle musafaha yapar mıydı?"

Bu sual üzerine Hz. Ebû Zer (r.a.) kendi başından geçen nurlu bir hatırayı şöyle anlatır:

"Resul-i Ekrem Efendimizle (a.s.m.) karşılaşıp da musafaha etmediğimiz hiç vaki değildir. Her karşılaşmada musafaha ederdi.

Beni bir gün evden çağırtmıştı. O gün evde yoktum. Eve geldiğimde haber verdiler. Hemen huzuruna vardım, divanın üzerinde oturuyorlardı. Beni görünce ayağa kalktı ve kucakladı. Bu manzara benim için çok, hem çok güzel bir şeydi."

Karsılaşınca musafaha yapmak, kucaklaşmak Peygamberimiz (asm)'in hem sözlü, hem de fiilî bir sünnetidir. Peygamberimiz (asm)'in sünnet olan bu hareketini mutlaka erkekler tatbik edecek diye bir kaide yoktur. Bu sünneti mümin erkekler yapabildikleri gibi, mümin kadınlar da yaparlar. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken husus, kadınların kendilerine nikâhı düşebilecek erkeklerle musafaha yapmamalarıdır, bu caiz değildir.

Karşılaşınca Peygamber Efendimizin üzerine salavat-ı şerife getirme meselesine gelince; bu mevzuda da yine bir hadis-i şerifin mealini okuyalım:

"Birbirlerini seven iki kul karşılaştıkları zaman Resulullaha (a.s.m.) salavat getirirse, ayrılmadan önce Allah'ın affına ermiş olurlar."

Meallerini verdiğimiz bu hadislerden, bizim de tabiî olarak tatbik ettiğimiz şu sıralama çıkıyor:

İki Müslüman karşılaştıkları zaman önce "Esselâmü Aleyküm" "Ve aleykümüsselam" diyerek selâmlaşırlar, musafaha yaparlar ve "Allahümme salli âlâ seyyidinâ Muhammed" diyerek Peygamberimiz (asm)'in üzerine salavat getirirler. Bunların hepsi de sünnettir.

Cemaat ile kılınan namazların ardından Camiden çıkmadan önce musafaha yapmak ve Peygamber efendimize salavat getirmek gerekir.

Pandemi öncesinde gittiğim bir çok camide namaz çıkışı imamın yanında toplanır, musafaha eder öyle camiden çıkardı. Ancak pandemi de ki 14 kuraldan biri olan “tokalaşma ve sarılma gibi temaslardan kaçının” maddesiyle musafaha da tarihe karışmış oldu.

Günümüzde Namaz sonunda “Allah kabul etsin” diyerek birbiriyle musafaha yapan cemaat sayısı çok az. Herkes dışarıda kiminle muhatapsa Camide de onunla el sıkışıp birbirlerine dua ediyor.

Birçok camimizde musafaha neredeyse yapılmıyor. Her namaz sonrasında önce imam ile ve sırayla tüm cemaat ile musafaha yapmak ve bu sırada Peygamber efendimize salavat getirmeyi yine eskisi gibi alışkanlık haline getirmek gerekir.

Bugün ki yazımız manevi ağırlıklı, Dini bir makale oldu.

O halde bu makalemizi bugün içine irdiğimiz mübarek üç aylarımızın başlangıcı olan Recep ayımızı tebrik ederek noktalayalım.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurmuşlardır ki; “Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ise ümmetimin ayıdır."

Mübarek Üç Aylar'ın, milletimize, komşularımıza ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini yüce Mevla’mdan niyaz ediyorum.

Mehmet Çelebi