Hayatın içinde görüp de kıymetini bilmediğimiz, yanımızdan sessizce geçip giden kadınlar vardır.

Onlar şımarık değillerdir,aksine olgunluğun,sabrın ve direncin vücut bulmuş halidirler. Yıllar boyunca biriktirdikleri acılar, sevinçler,hayal kırıklıkları ve umutlarla yoğrulmuşlardır. Hayat onlara çok şey göstermiştir,hem insanın acımasız yanını,hem de küçük mutlulukların ne kadar büyük anlamlar taşıyabileceğini.

Onlar gülümsemeyi öğrenmişlerdir.
Ama öyle sıradan bir gülümseme değil bu...
Acılarını saklayan, gözyaşlarını içine gömen bir gülümsemedir. Karşısındaki,o tebessümde bir neşe görür belki, ama aslında o tebessüm,bir kalkan, bir savunma hattıdır. Çünkü onlar bilirler ki,acıyı göstermek zayıflık sayılır bu dünyada.
Oysa ne çok acı taşımışlardır omuzlarında,ne çok kırgınlık biriktirmişlerdir kalplerinde.

Bir kahvenin kokusunda huzur bulmuşlardır mesela.
Bir Türkünün nağmesinde,bir şarkının sözlerinde kalplerini dinlendirmişlerdir. Kimi zaman kalabalıklardan uzaklaşıp bir pencere kenarında dalıp gitmişlerdir, kimi zaman küçük bir sohbetin sıcaklığında yeniden yaşama tutunmuşlardır.

Onların yüreğine baksanız,hâlâ masum bir kız çocuğu görürsünüz. Hâlâ hayalleri olan, hâlâ rengârenk düşler kurabilen o çocuğu.
Ama gözlerine dikkatle bakarsanız, orada derin bir hüzün de saklıdır. Kaybettikleri sevdiklerin,yarım kalmış hayallerin, söylenmeyen sözlerin,tutulmamış ellerin hüznü.

Bazen susmuşlardır. Bazen küsmüşlerdır. Bazen kırılmışlardır. Ama hepsine rağmen hayata güzel bakmayı seçmişlerdir.
Onlar bilirler ki,her karanlığın bir sabahı vardır.Belki geç gelir, belki yavaş gelir ama mutlaka gelir. Onlar, o sabaha inatla hazırlanırlar.

Her yıkıldıklarında daha güçlü kalkmışlardır.
Çünkü kadın olmak, aslında biraz da yeniden doğmayı öğrenmektir.
Düşüp düşüp kalkmak,ağlayıp susmak,susup yine yürümektir.
Toplum belki onların acılarını görmez, görse de önemsemez ama onlar yılmazlar. Çünkü bilirler ki, hayatta asıl zafer sessiz direnişle kazanılır.

Bugün etrafınıza baktığınızda,belki de en çok onlara teşekkür etmemiz gerekir.
Çocuklarını büyüten, ailesini ayakta tutan, dostlarına omuz olan,toplumun yükünü sırtlanan hep bu kadınlardır.
Onlar görünmez kahramanlardır.
Ne bir madalya alırlar, ne bir törenle anılırlar.
Ama onların olgunluğu,sabrı ve gücü olmasa hayatın dengesi çoktan bozulurdu.

O yüzden ben,her köşede,her sokakta, her evde karşımıza çıkan o kadınların hikâyesine saygıyla eğiliyorum.
Çünkü onlar, yaşadıklarıyla bizlere olgunluğu,sabrı, gücü ve asıl hayatın ne olduğunu öğretiyorlar.

Belki bir gün,onlara sadece “Yorgun Kadınlar ”değil, “Hayatın Sessiz Kahramanları ” demeyi de öğreniriz.