Zonguldak’ta son aylarda giderek büyüyen bir konu, kentteki yerel yönetim dengelerini sessizce değiştiriyor: köylerin doğalgaz talebi. İlk bakışta yalnızca bir altyapı meselesi gibi görünen bu süreç, aslında İl Özel İdaresi ile belediyeler arasında yeni bir güç dengesinin kurulmasına zemin hazırlıyor.

Köylerin doğalgaz talebi, artık yalnızca ısınma ihtiyacından ibaret değil. Zonguldak’ın birçok köyü, çevresindeki yerleşimlerde doğalgaz kullanımının yaygınlaşmasıyla kendini “hizmet dışı” hissetmeye başladı. “Bizim de hakkımız var” diyen köy halkı, belediyelere yakınlaşarak doğalgaz bağlantısı için çeşitli girişimlerde bulunuyor.

Sürecin ilk adımı Çaycuma ve Çaydeğirmeni’nde görülmüştü. Ardından Kilimli’ye bağlı Türkali Köyü’nde vatandaşlar imza kampanyası başlatarak yetkililere çağrıda bulundu. Gökçebey’in Gaziler Köyü’nde ise konu artık daha da kritik bir noktaya taşındı: doğalgaz gerekçesiyle köyün belediyeye bağlanması tartışmaları gündeme geldi.

ÖZEL İDARE “KAYBEDEN” TARAF OLMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA

Zonguldak İl Özel İdaresi, uzun yıllardır köy altyapılarının en önemli destekçisi konumundaydı. Ancak doğalgaz meselesi, bu kurumun etkinliğini sorgulatmaya başladı. Çünkü doğalgaz hizmeti belediyeler üzerinden yürütülüyor ve bu durum, köylerin belediye sınırlarına geçme isteğini artırıyor. Bu gelişme, Özel İdare açısından ciddi bir “yetki daralması” riskini beraberinde getiriyor. Köyler belediye hizmetlerinden yararlanmak isterken, Özel İdare’nin sunduğu altyapı hizmetleri geri planda kalıyor. Sonuçta, “doğalgazlı olmak” artık bir yaşam konforu değil, aynı zamanda bir yönetim tercihi haline gelmiş durumda.

BELEDİYELER İÇİN FIRSAT KAPISI AÇILIYOR

Belediyeler açısından tablo oldukça avantajlı. Çünkü doğalgaz bağlantısı, seçmen nezdinde güçlü bir “hizmet göstergesi” olarak görülüyor. Köylerin belediye sınırlarına geçmesi, sadece nüfus artışı değil; aynı zamanda bütçe, imar ve yatırım kapasitesinin genişlemesi anlamına geliyor.

Bu nedenle belediyeler, doğalgazı adeta bir “kurtarma menüsü” gibi değerlendiriyor. Doğalgaz sözü, köyleri kendi hizmet alanına çekmenin en etkili yolu haline gelmiş durumda.

lKöylerin doğalgazla buluşmasının önündeki en büyük engel, imar planlarının yavaş ilerlemesi ve özel şirketlerle yapılan altyapı anlaşmalarının uzun sürmesi. Özel İdare, bu süreçleri hızlandırmakta yetersiz kalınca köy halkı da belirsizlikten rahatsız oluyor.

Türkali’de sık sık dile getirilen “Etrafımız doğalgazlı ama biz hâlâ bekliyoruz” serzenişi, aslında birçok köyün ortak duygusunu yansıtıyor. “Kış geliyor, kömür pahalı” diyerek yetkililere çağrı yapan köylüler, doğalgazı artık lüks değil, zorunluluk olarak görüyor.

Tüm bu gelişmeler, Zonguldak’ta yerel yönetim sisteminin yeniden şekillenmeye başladığını gösteriyor. İl Özel İdaresi’nin alanı daralırken, belediyeler köylerin yönetsel radarına giriyor. Bu sadece teknik bir dönüşüm değil; aynı zamanda kırsalın yönetim anlayışında köklü bir değişim anlamına geliyor.

Köylüler doğalgaza kavuşmak isterken, aynı zamanda hangi idari yapının parçası olacaklarına da fiilen karar veriyorlar. Bu nedenle konu artık “doğalgaza bağlanmak” meselesi olmaktan çıkıp, “kimden hizmet almak istiyoruz?” sorusuna dönüşüyor.

Zonguldak için bu tablo, hem fırsat hem risk barındırıyor. Özel İdare ile belediyelerin birbirini tamamlayacak bir anlayışla süreci yönetmesi şart. Aksi halde, köylerin hizmet beklentileri karşılanmazken kurumsal çatışmalar büyüyebilir.

Doğalgazın yaygınlaşması sadece ısınma konforu getirmeyecek; aynı zamanda “yönetim konforu”nu da yeniden tanımlayacak. Önemli olan, bu dönüşümün kimseyi dışlamadan, Zonguldak’ın bütününe fayda sağlayacak şekilde ilerlemesidir.