Bir zamanlar Zonguldak maden işçisinin alın teriyle kurulan Amele Birliği,bugün ne işe yarıyor?
Adında “amele” var ama içinde emekçinin sesi yok artık.
Bir zamanlar maden ocağından çıkan her işçinin hakkını koruyan, hastasına sahip çıkan, yaralananına kol kanat geren bu kurum; bugün bürokratik bir tabela kurumuna dönmüş durumda.

Amele Birliği Hastanesi neredeyse kapanma aşamasına geldi.
Cihazlar bozuk, doktorlar bir bir ayrılıyor,personel umutsuz.
Amele Birliği Hastanesi neredeyse bir viraneden farksız!
Zonguldak halkı ise sessizce izliyor bu çöküşü.
Bu kurumun başında olanlar ise sanki her şey yolundaymış gibi davranıyor.
Etrafına mavi boncuk dağıtmaya, makam odasında fotoğraf çektirmeye devam ediyor.

Amele Birliği Başkanı Veli Köktürk, geçmişteki uygulamaları ve bugünkü yönetim anlayışıyla işçiler arasında büyük bir güven kaybına yol açmış durumda.
Birçok işçinin işten çıkarılmasına neden olduğu, çalışanları “sarı zarf” korkusuyla sindirdiği yönündeki iddialar, bu kentte artık gizli saklı konuşulmuyor.
Bir dönem “Solcu” kimliğiyle tanınan birinin,o koltuğu koruyabilmek uğruna her çevreyle uzlaşması,bu kurumun kimliğini de bulanıklaştırıyor.

Bugün geldiğimiz noktada Veli Köktürk,o makamda bir şey üretmek,bir sorunu çözmek ya da bir yarayı sarmak için değil;o koltuğun getirdiği imkân ve itibarı sürdürmek için oturuyor izlenimi veriyor.
Emekçinin sırtından yükselmiş ama emeğin sesine kulak tıkamış bir idareci anlayışı,Zonguldak gibi bir kentte ne kadar daha ayakta kalabilir?

Amele Birliği bir tabeladan ibaret olamaz.
Bu kentte hâlâ yerin altında çalışan binlerce madenci var.
O insanların hakkı, sağlığı,umudu bu kuruma emanettir.
Birlik,yeniden “birlik” olmak zorunda.
Yoksa geriye sadece bir isim, bir de utanç kalacak.

Bu ayıp ve utanç hepimize yeter, artar bile...