Gece büyüdükçe insan küçülüyor. Sesler susuyor, içindeki fısıltılar çoğalıyor. Her karanlık,ruhun sakladığı bir hatırayı uyandırıyor.

Toplum seni bir kalıba koyuyor.
Yine de içinde kimsenin bilmediği bir oda kalıyor.
O oda bazen soğuk ama koca bir boşluk.
Bazen geçmişin unutulmuş hatıralar gibi, Sessiz ve sakin.

Duygular birikir.
Sevgi yorar bazen.
Bekleyiş eksiltir insanı.
Anlamlar, birer yük olur ve ruhun en derin yerinde hüzün olur.

Ama yine de,zihin hesap yapıyor.
Kalp gizli sızısını saklıyor.
Ruh yol arıyor.
Her biri aynı sorunun etrafında dolaşıyor.
Ben kimim, gerçekten ne hissediyorum?
Şair,bu soruya cevap arıyor.

Dışarıdan sağlam görünüyorsun.
İçerden çatlak bir kelime gibisin.
Cümlenin sonunda sallanan son hece gibi...

Yalnızlık,insanın kendini duyduğu en sessiz aynadır.
Orada saklanan yüz hem tanıdık hem yabancı...
Hem güçlü,hem de kırılgan.

Kapanmayan yaralar konuşuyor bazen.
Duyulmayan çığlıklar dolaşıyor içerde.
Her sızı bir işaret, her boşluk bir çağrı.

Tasavvuf,insanın kendi çölüne girmesini ister.
O çöl bazen acıtır, bazen arındırır.
Kumların altında gizli bir su vardır.
O suyu bulunca insanın içi hafifler.

Aslında,yalnızlık çok da kötü değil.
İnsanı kendine döndüren bir yol belki de.
Sessiz,ağır ama her daim öğretici.

İçindeki bahar gecikmiş olabilir.
Yine de, yeni baharlar gelir.
Yorgun kalbine bir gül bırakacak zamanı mutlaka bulur.

Murat İLERİ