Başka ve daha vurucu bir başlık bulamadım, aslında içimden geçenleri anlatmaya bu başlık yetmiyor, daha farklı ve halkın anlayacağı dilden bir başlık atardım ama; hem bu g...

Başka ve daha vurucu bir başlık bulamadım, aslında içimden geçenleri anlatmaya bu başlık yetmiyor, daha farklı ve halkın anlayacağı dilden bir başlık atardım ama; hem bu gazetenin sahiplerine ayıp olurdu, hem de laf ustalığıyla birilerine hakaret etmek ve sonra da: “Ben onu demek istemedim!” gibi kıvırmak da benim fıtratıma ters.

Ayrım yapmadan tüm siyasiler ve yönetenlere söylüyorum: “Ya Allah müstahakkınızı versin, nedir bu kentten alıp –veremediğiniz, nedir bu yaralı ceylanın postunu çekiştirme halleri, beyler akıllı olun ve kendinize gelin, birinizin ak dediğine ,diğeriniz kara diyor, genel siyasette de aynı şey yapıldığından olsa gerek, Ankara vur deyince ,siz öldürüyorsunuz.”

Sayın CHP Milletvekillerimiz; bu kentte belediyeyi nasıl kaybettiğimiz konusunda kafa yormak yerine, mevcut başkanı kendi ellerimizle o koltuğa nasıl oturttuğumuzu tartışalım, içi boş konuları gündeme getirerek güya yıpratma yapıyorsunuz, hiç kimse gücenmesin ve alınmasın, her ne kadar CHP üyesi olsam da aynı zamanda köşe yazarıyım ve partimden almış olduğum dürüstlük  terbiyesiyle ve de demokrasiye inanan, biat kültürünü reddeden bir yapımla diyorum ki: Sevgili Milletvekillerimiz yerel seçimlerde hata yaptık, eksik kaldık, Ak Parti adayı kazansın diye onlardan daha çok çalıştık.  Tıpkı başkanlık seçiminde ülke insanın yarısında az biraz fazlası oyunu hangi yönde kullandıysa, bu kentte de öyle oldu ve her ikisinde de oturup sonuçları irdelemek yerine seçilenlerle ilgili gammazlık yapmaya başladık, fakat bu halk her şeyi o kadar net görüyor ki, kırk senedir oy kullanırım, yaklaşık 30 yıldır da bu kentte yaşıyorum, gördüğüm şu: Zonguldak’taki seçim sonucu ne çıktıysa, ülkemizin genel seçiminde de o sonuca yakın bir sonuç çıktı, bu konuda hiç yanılmadık.  Şimdi Allah’ın izniyle tarihin tekerrür ediyor ve eski gücümüzü kazanmamız için içi boş şeylerle ve şov amaçlı bir şeyler yapmak yerine, önce bu kente gelin ve yeniden bizimle muhabbete geçin, utanıyorum birinize “Ankara, birinize İstanbul denmesinden. Dedim ya  lütfen, kırılmaca yok, eğer bir şeyleri başarmak istiyorsak eleştirileri de göz ardı etmeyelim. Pandemi nedeniyle bu konuları yüz yüze tartışamadık ama sakın “Ne acelen var” demeyin, gün geçtikçe tabanın kaybedilmesini kabul edemiyorum.

Sayın Ak Parti Milletvekillerimiz, Bakın “Milletvekillerimiz” diyorum, kabul etsek de ,etmesek de iktidardasınız ve icranın başı olarak herkesin milletvekili olmak ve herkese eşit davranarak çözüm bulmak zorundasınız. İcranın başı olarak meyve veren ağaç taşlanır misali haklı-haksız her türlü eleştiriye açık olmak zorundasınız, gerek belediye başkanlarınız ve gerekse sizler en ufak bir eleştiride hop oturup- hop kalkarsanız ve güç zehirlenmesi gibi bir algı yaratırsanız bu halk hiçbir şeyi unutmuyor. Yerel basında hakkınızda çıkan her dedikodu b.k gibi üzerinize yapışmıyor korkmayın bu kent küçük ve feodal bir yapıya sahiptir ve herkes bir birini çok iyi tanıyor. Halk olarak yerelde de, genelde de bizim siyasilerden tek beklentimiz: Baba şefkati, başka bir şey değil. Eğer sizler de ortamı gererseniz bizdeki çatlak Ankara’nın germesiyle oluşan çatlağa benzemez, cam gibidir, kırılır ve keser. Diğer siyasi parti mensubu arkadaşlarımıza da aynı temennilerde bulunuyorum: Bu kentin halkı, iyi günde, kötü günde veya her hangi bir durumda siyasi ayrım yapmadan bir araya gelir, yardıma koşar, öyle bazılarının kaşımaya çalıştığı etnik kaşımaları asla ciddiye almaz ve almadı da bu yüzden bizi anlamaya çalışın, akıllı olun, sizden zor bir şey istemiyoruz ki Allah Müstahakkınızı versin.

Yaşanmış bir anekdot:

Gelik’de bir düğündeyiz, şimdiki Gelik Belediye Başkanı Burhan Sezgin’in ağabeyi Ayhan’la konuşurken tam karşımızda yaşlı ninelerimiz de uslu uslu düğünü seyrediyorlar ama henüz çalgı başlamadı. Ayhan’a dedim ki; daha önce buralarda Türkiyenin her yerinden insan vardı, acaba yine var mı? Var dedi. Nerde dediğimde tam karşında Laz da var, Kürtde var, buranın yerlisi de  var. Önceleri pek anlayamadığımı görünce bekle de gör dedi. Az sonra dıv dıv türü bir çalgı başlayınca yaşlı ninelerimizin bazılarında kıpırdanma başladı, masanın altından dizden aşağısı görünen bazı annelerimiz başladı tempo tutmaya, Ayhan dediki: Bak bunları iyi takip et ,bunlar ya Çaycumalıdır, yada Devreklidir, bir süre sonra rıv rıv başlayınca bazı ninelerimiz öyle bir tempo tuttular ki neredeyse kalkıp horon tepecekler, Ayhan; Bunlar da lazdır dedi, bir süre sonra davul zurna başlayınca geriye kalan yaşlılar da tempoya başlayınca: Hah bunlar da senin hemşerilerin. Buradan çıkan sonuç şu: Siyasiler akıllı olun bizler yani halkın kendi arasında bir ayrım ve sorunu yok, sorun olanlar sadece sizlersiniz, Akıllı olun derim.