Onun için sıradan bir ilişkiydi biten...

Bu yüzden, basit ve sıradan bir kaç ayrılık sözüne sığındı.
Ardın sıra, o zavallı kapıyı kapatma gereği bile hissetmedi.
" Hoşçakal, Allah'a emanet ol..." bile demedi.
Memnundu zaten giderken, mutluydu her halinden ve gönlü rahattı her zamankinden.
Zaten seni son son günlerde hiç merak etmiyordu.
Arayıp hal hatır sorma gereği bile hissetmiyordu.
Aklının kıyısından bile geçmiyordun.
Hatta şimdi sen onun için ağlarken, O başka kollara sarılıyor ve kahkahalar atıyor.
Heybende ne varsa aşka ve hayata dair, tükettin onun için.
Aşkta Kural şudur ki; En çok da aşığını tüketir.
Çok seven,sevdiği için belki ölmez ama, yitirir bütün güzelliklerini.
Günden güne harcanır da, varamaz farkına.
Ama gönlündeki acı o kadar tazedir ki, yıllar geçse de aradan, kim dokunursa onu da yakar.
Yüreğine döktüğün gönül yaşları da, dindirmez içindeki yangınları.
Dolduramaz yüreğindeki boşluğu, sığındığın aşk limanları.
Belki gururunu bile dinlemezsin, aşk vurur seni derinden, gözyaşlarını kelebeklerin kanatları ile silersin.
En yakın dostlarının bile, sitemleri ve nasihatları boştur artık.
Bu yüzden, hiçbir sözün hükmü yoktur kalbinde.
Yaptığın her ne varsa, boş ve anlamsızdır.
Artık geriye tek bir yol kalıyor.
Ya kendini kaybetmek, yada özünü aşkın gerçeğinde bulmak.
İşte bu yuzden,kula minnet eylemeyeceksin.
Belki de,bir menekşe kokusunda, bulacaksın aradığın sevgiyi.
Belki de bir denizin mavisinde...
Bir bir akşamüstü, Belki de, bir Eylül sabahı dökülürken yapraklar dalından, özünü bulacaksın, sonbaharın yandığında.

Not : Aşka ve ayrılığa,dair kaleme aldığım bu ve benzeri yazılarım, hayali bir sevgiliye dairdir.
Gerçek hayatta herhangi bir hanımefendi ile ilgisi yoktur.