Öyle bir sevdiğin olsun ki, onu beklediğine, onun için her türlü fedakarlığı göze aldığına ve onda hayatın anlamını bulduğuna değmeli.

Zamanın bir yerinde, bir sevdiğin olur belki.
Seni öylesine çok sever ki, geçmişe dair tüm acılarını unutturur.
Seni üzüldüğünü yada kırıldığını bakışlarından bile anlar.
Sonra hüzün dolu yüreğine, merhem olur.
Sevincin olur, neşen olur, için içine sığmaz, gül yüzlü yarin olur.
Sana, öyle bir güven verir ki, seni ardın sıra bırakıp gitmek şöyle dursun, bir oda uzağında bile uyumaya razı gelmez.
Yastık taş olur kafasına, yorgan diken olur canına.
Onu iyi ki tanımışım dersin.
Ya da birileri, bir vesile ile onu benim hayatıma katmış dersin.
Onu, sana kavuşturan Rabb'ine hamd ve senalar edersin.
En mübarek gecelerde, gökyüzüne dağılan duaların, yeryüzünde sevdiğine kavuşmana vesile olmuştur.
Sevdiğin, senin dualarının eseridir.
Zamanın kıymeti, onun varlığı ile daha farklı bir anlam kazanır.
Çünkü aldığın her nefeste, attığın her adımda sevdiğin, yani hayatının anlamı vardır artık.
Günlük yaşam içinde, yapılacak işlerin en başına,onu çok sevmeyi, onunla ilgilenmeyi koyarsın.
Bundan gerisi, yarına kalsın da diyebilirsin artık.
Bir insanın ilk önceliği, en çok sevdiğidir.
Sevdiğini ve sevgini asla erteleyemezsin.
Artık ne geleceğinden korkarsın, ne de geçmişin tedirginliği vardır yüreğinde.
Çünkü sevdiğin vardır yanında.
Artık o senin için geçmişin ve geleceğin arasında kurulmuş bir gönül köprüsü gibidir.
Onu ne bir kelebeğe benzetirsin, ne de bir papatyaya.
Çünkü, kelebek de papatya da ilkbahar mevsimine aittir.
Oysa, sevdiğin mevsimlerin ya da takvimlerin değil, senin yüreğinde yaşamak anlamı bulur.
Öyle bir sevdiğin olur ki, yıldızlar sırdaşın, gökyüzü evin olur.


Murat İLERİ