Kuruluş günlerini hatırlayanlar bilir… Masada çalışma dosyalarımız vardı,sokakta mücadele,kalplerde umut.

O günlerde ben de Şube başkan yardımcısı olarak oradaydım.
Emekçinin derdini taşımak için çıktığımız yolda kimsenin gölgesine sığınmadık.
Her şehirde alın terine sahip çıkacağımıza söz vermiştik.

Bartın’ın sert rüzgârı yüzümüze çarparken,işçinin nefesini duyuyorduk.
Karabük’ün ağır sanayisinde çelik gibi durmanın sözünü vermiştik.
Bolu’da İzzet Baysal Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde yetkiliydik;buna rağmen o hastane sahipsiz bırakıldı. Çalışanlar sessizliğe terk edildi.
Zonguldak aylardır üvey evlat muamelesi görüyor.
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Hakan Uzun ise şubeyi sadece Düzce’den ibaret sanacak kadar dar bir bakış açısına mahkûm kaldı.
Bu mu sendikacılık ?

Düzce Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ameliyathane işçisi olarak çalıştığı günleri unutması bugün yaşanan sorunların en büyük sebebi oldu.
Sorumluluk büyüyünce geri adım atan,eleştiriye kapılarını kapatan, işçi aradığı anda engellemeye kalkışan bir sendikacı görüntüsü verdi.
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Hakan Uzun’un basiretsizliği, ciddiyetsizliği ve işçiye sırt dönmesi her şehirde aynı hayal kırıklığını doğurdu.

Altında sendikanın verdiği araba vardı.
Elinin altında 100 bin lira maaş duruyordu.
Gönlünün arzuladığı gibi harcama yetkisi sunulmuştu.
Bu imkanların tamamı emekçinin hakkından çıkmıştı.
Bu hakkı taşıyamadığı için bu yükün altında ezildi.
Gölgede oturup alkış bekleyenlerin güneşin altında dimdik duranları anlaması mümkün olmadı.

Dedikoduyu yönetim zannetti.
Yalanı idarecilik sandı.
İşçinin emeğinden güç devşirmeye kalkıştı ama her adımında çöküş biraz daha hızlandı.
İstifaların çığ gibi büyümesi boşuna olmadı;çünkü emekçi artık tuzun koktuğunu çok net olarak gördü.

Bolu’nun yalnız bırakılan çalışanı,
Bartın’ın görmezden gelinen işçisi,
Karabük’ün duyulmayan sesi,
Zonguldak’ın sahipsiz bırakılan emekçisi,
Düzce’nin engellenen çığlığı…
Hepsi aynı soruyu soruyor:
“Biz bu davanın neresinde kaybolduk ? ”

Cevap ortada elbette.
Emekçi kaybolmadı.
Kayıp olan, sorumluluğunun ağırlığını taşıyamayan,işçiye arkasını dönen bir şube başkanının cesaretiydi.
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Hakan Uzun,temsil ettiği makamın ruhunu taşımayı başaramadı.

Yazıklar olsun işçiyi satanlara.
Yazıklar olsun emekçiyi arkasından vuranlara.
Yazıklar olsun telefonu engelleyenlere, eleştiriye kulağını kapatanlara,yalanla sendikacılık yaptığını zannedenlere.
Bu yolun sonunda tek bir gerçek kalır:
Emekçinin ahı kimseyi sağ bırakmaz.

Bu beş şehir yeniden ayağa kalkıyor.
Bu defa korkuyla değil, emekle ve mücadele ile...
Bu defa dedikoduyla değil, dik bir duruşla.
Bu defa masa başında değil, meydanda yazılan bir mücadeleyle.

Gözün aydın Hakan Uzun, emeğin şehrine verdiğim bu zararı ve ziyanı asla unutmayacağız!...

Murat İLERİ