Geçmişte yaşanan acı tecrübelerden ders aldık, kurtulduk derken teknoloji çağında artık hiç olmayacak dediğimiz ve bir daha ocaklara ateş düşmeyecek diye sevindiğimiz “GRİZU” denen bela maalesef 84 mi...

Geçmişte yaşanan acı tecrübelerden ders aldık, kurtulduk derken teknoloji çağında artık hiç olmayacak dediğimiz ve bir daha ocaklara ateş düşmeyecek diye sevindiğimiz “GRİZU” denen bela maalesef 84 milyonun yüreğine o korkunç ateşi yine düşürdü. Bartın-Amasra’da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) na ait maden ocağında meydana gelen grizu faciasında 41 canı hayattan koparan bu korkunç olay hepimizin yüreğini yaktı ve yaktığı gibi de kafalarda (acaba ihmal mi var) sorularını da gündemin baş köşesine oturttu. Olayın duyulmasından itibaren de Devlet üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk planda hemen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’i acil olarak olay yerine yolladı ve ardından da kendisi diğer programlarını iptal ederek beraberinde bazı Bakanlarla facianın yaşandığı Amasra’ya gelerek Devletin yapması gereken tüm desteklerin hayata geçirilmesi adına gerekli talimatları verdi. Bunlar doğal olarak sosyal devletin atması gereken adımlar hiç olmazsa Devlet “Ben buradayım, yanınızdayım” mesajı vererek meydana gelebilecek olumsuzlukların önüne set çekti ancak muhalefet her zaman olduğu gibi bu felaketin “Kader”e bağlanmasını eleştirerek  “İhmal” olduğunun ciddi şekilde araştırılmasını istedi. İnancımıza göre “Kader” elbette vardır. Bu “Amentü Billahi” suresinde de geçer ancak “İhmal” farklı bir kelimedir. Bir işi yaparken tedbirleri almayıp “İhmal” edersen başına her türlü felaket de gelir. “Evvela tedbir sonra tevekkül” sözü boşuna söylenmemiştir. Grizu faciası yaşanmadan önce şehit olan madencilerin ailelerine “Burada öleceğiz, gaz kaçağı var bunu görmezden geliyorlar, burası bize mezar olacak” gibi uyarılarda bulunmaları ve bu konuşmaları faciadan sonra ağıt yakarak Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a basının önünde bizzat ifade etmeleri işin ciddiyetini öne çıkardı. Sayın Cumhurbaşkanı da bu işin araştırılacağını ve ihmal tespit edildiğinde de ne gerekiyorsa yapılacağını da acılı ailelere bildirdi. Bilindiği gibi Bartın il yapılmadan önce Zonguldak’ın ilçesiydi ve Amasra maden ocakları dün olduğu gibi bugün de Zonguldak Taşkömürü Kurumu (TTK) ya ait olarak faaliyetlerine devam ediyor. Akıllara durgunluk veren bu facianın ocaklarda alınan son teknolojilerin de uygulandığını düşünecek olursak ve son model cihazların da 24 saat faal şekilde yürürlükte olduğu gerçeğinden de hareket edilecek olursa bu felaketin nasıl meydana gelebiliyor olması da gerçekten düşündürücüdür. Geçmişte ben de 1983 yılında TTK Karadon Müessesesinde tabancı olarak işe başladığımda maden ocakları ile ilgili bilgiye sahibimdir. Hangi vardiya olursa olsun iş güvenliği açısından öncelikle maden mühendisleri ve maden başçavuşları işçilerden önce ocaklara iner ve çalışılacak bölgelerde “ARIN” dediğimiz grizunun gizlenebildiği tavan dediğimiz en yüksek yerlerde grizu ölçümü yaptıktan sonra işçilerin ocaklara inmesini ve çalışmaya müsait olduğunu raporla bildirirlerdi. Aradan geçen 40 sene süreden bahsediyorum. Şimdiki teknolojinin çok daha üst düzeyde olduğu gerçeğinden hareketle bu çağda son teknolojinin uygulandığı günümüzde grizu’nun patlayarak milyonların yüreğini yakmasını ve ailelerimizin ocaklarına ateş düşürmesini içime sindiremiyorum. Maden ocakları ile ünlü Almanya’da 70’li yıllardan beri kayda değer maden facialarının yaşandığını duyan var mı? Peki neden bizim ocaklarda yüzlerce madenci kardeşlerimizi kaybediyoruz. Demek ki bir yerde hata yapılıyor. Ocaklara yapılan son model cihazlara rağmen neden GRİZU gazı patlayarak Türkiye’nin gündemini meşgul ediyor ve geride acılı aileler bırakıyor. Artık bu gibi çağ dışı olumsuzluklara bir daha müsaade etmemeliyiz, etmemek için ne gerekiyorsa çok daha fazlasını uygulamalıyız. Hiçbir şey insan hayatından daha değerli İnancımıza göre değildir. 41 tane can bugün toprak altında yatıyor. Üstündeki aileleri de acılar içinde giden canlarının ağıtlarını yakıyor. Allah hepsine rahmet eylesin. Mekânlarını cennet eylesin. Yaralı madenci kardeşlerimize de acil şifalar versin. Tüm ailelilere ve yakınlarına sabır versin. Böyle acıları bir daha yaşamamak için tüm yetkililerimizin tedbirleri çok daha üst düzeyde sağlamalarının insani ve vicdani sorumluluk olduğunu ifade etmek isterim. Kalın sağlıcakla…