Sevgili okurlarım,
Bugün bu köşede yayımlanan yazım, tam iki yüzüncü yazım…
Yazı yolculuğuma ilk kez ortaokul sıralarında başladım. Sonrasında 19 yaşımda; Zonguldak’ta Yeni Adım gazetesinde, Çaycuma’da Demokrat Çaycuma’da, İstanbul’da Marmara gazetesinde....
Ulusal ölçekte ise, Leman dergisinde ve Karakalem’de köşe yazarlığı yaptım.
Zamanla hayatın akışı,yazılarımın yönünü de değiştirdi. Bugünün konjonktürü gereği siyasi ve güncel meseleleri ele almak yerine,aşkı,ayrılığı, hüznü ve insanın ortak duygularını yazmaya yöneldim. Çünkü inanıyorum ki; hepimizin yüreğinde derin izler bırakan anılar var.Kimi zaman sevinç,kimi zaman hüzün…
En çok da yalnızlık, hepimizin ortak paydası değil mi?...
Elbette savunduğum değerler,inandığım liderler var. Gönlümde yüzyılın lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır.
O olmasaydı biz olmazdık dediğim ve elbette ki,“Sen olmasaydın ben âlemleri yaratmazdım.” hitabına mazhar olan Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) tek ve gerçek önderimdir.
Ama neyi yazarsam yazayım,ister aşk olsun ister özlem, her cümlede tek bir gayem var:
Sizlerin yüreğine dokunabilmek... Öykülerimde, şiirlerimde, denemelerimde… Hep sizin ruhunuzun yankısını duyurabilmek.
İki yüz yazıdır kelimelerimle yüreğinize dokunmaya çalıştım…
Bazen bir ayrılığın sessizliğiyle,bazen yarım kalmış bir aşkın sızısıyla, bazen de yıllara meydan okuyan bir özlemin buruk tadıyla.
Kimi zaman kendi yaramı sardım satırlarda,kimi zaman sizin kalbinizde saklı duran yaraya tercüman oldum.
Her yazıda bir iz bıraktım;kimi satırları aşkın ateşiyle,kimilerini ayrılığın soğuk rüzgârıyla yoğurdum.
Ama en çok da özlemin derin kuyusundan çektim sözcüklerimi.
Çünkü hepimiz biliyoruz ki;özlem, insanın içinde hiç dinmeyen bir fısıltıdır.
Bazen bir bakışta saklı kalır,bazen bir şarkının nakaratında, bazen de gece yarısı ansızın akla düşen bir isimde…
İşte o anlarda yazmak,nefes almak gibi oldu benim için.
Siz okudukça,ben yazdıkça, yalnızlıklarımız birbirine dokundu. Ayrılıklarımız ortaklaştı, özlemlerimiz birbirine karıştı.
Belki aynı hikâyeyi yaşamıyoruz,ama aynı duygunun yolcularıyız.
Biliyorum,yollar bir gün ayrılır,kelimeler susar, köşeler kapanır.
Ama aşkın,ayrılığın ve özlemin dili hiç değişmez.
Siz de ben de,hangi zamana savrulursak savrulalım,aynı duygularda buluşacağız.
O yüzden bu yazı sadece bir sayı değil, bir vedanın ihtimali, bir kavuşmanın umudu,bir özlemin sessiz haykırışı olsun.
Çünkü her yazının sonunda bir ayrılık, ama her ayrılığın sonunda da yeniden doğan bir umut saklıdır.
Asla unutmayın, yazdığım her satırda biraz siz vardınız, biraz ben,en çok da hiç bitmeyen özlem…
Murat İLERİ