Çok zaman oldu, gönül kapılarını da kapattım aşka.
Ya sen, beni harcayacaktın yada ben kendimi heder edecektim.
Zaten yorgundu yüreğim, zaten bitkindi.
Bir gülümseme, bir tebessüm yada bazen basit merhaba ile başlıyor aşk yaşantın.
Mutluluğun ve huzurun sana bir adım uzakta olduğuna inanıyorsun.
İçin içine sığmıyor.
Şarkılar, Türküler, kuş cıvıltıları vs ...
Kelebekler dans ediyor, yüreğinin bir yerinde.
Herşey, bambaşka bir heyecan veriyor.
Ortak bir şarkın bile oluyor, içinde aşk nağmelerinin olduğu.
Ama günün sonunda, birisinin sevgisi, ilgisi hatta emeği ağır geliyor diğerine.
Diğeri, her daim bahanelere sığınıyor.
Kaçmak, kurtulmak için çareler arıyor.
İlgisizliğinden gökyüzü ağlıyor.
Karabulutlar sırdaşın oluyor.
Artık onun için vermiş olduğun mücadelenin anlamsız olduğunun farkına varıyorsun ve nihayet yolun sonuna geldiğini anlamış oluyorsun.
İşte bu yüzden aşklara da istiyorsan artık.
Kapatıyorsun Gönül kapılarını, Sevda yellerine.
Gördüğün her yüzde, terk edilmişliğin ve yalnızlığın ızdırabını yaşıyorsun.
Yürek sürgünün suresi daha da uzuyor.
Zaten Sen de farkındasın ki, sen sürgünlerin uzmanısın.
Bu ilk gönül sızın değil senin.
Aşk için feryatların yeni değil.
Şimdi prangalar vurulmuş, yüreğine.
Dillerin suskun, şarkıların yapayalnız.
Sevda masallarının, Yağmur yürekli güzeli, fırtınalarda kayıp şimdi.
Murat İLERİ