Düzelü be..

Dünya nasıl düzelir? Bununla ilgili ilginç bir hikâye var. Hemen herkes bir şekilde okumuş ya da dinlemiştir.

Adam işten yorgun argın eve gelir. Eline gazetesini alır biraz dinleneyim diye kanepeye uzandığında küçük çocuğu yanına gelerek “baba hadi oynayalım” der. Adam çok yorgundur, çocuğunu da kırmak istemez, ne yapsam da onu üzmeden uzaklaştırsam diye düşünürken elinde tuttuğu gazetenin bir sayfasında dünya haritası gözüne çarpar. Gazetenin bu sayfasını küçük parçalara ayırarak oğluna “Bak oğlum, bu kağıtlarda dünya resmi var. Onu ne zaman bileştirirsen seninle o zaman oynarız” der. Çocuğuna bu kağıt parçalarını verirken “bunu mümkün değil bir araya getiremez, şimdi rahat rahat dinlenebilirim” diyerek kanepeye uzanır. Aradan 5-10 dakika geçer ki çocuk gelir, baba hadi gel oynayalım, ben haritayı birleştirdim” der. Adam inanamaz, yerinden kalkar ve çocuğun birleştirdiği haritaya bakar ve hayret eder. “Oğlum sen bunu nasıl düzelttin?”. “Baba” der çocuk. “Haritanın arkasında insan resmi vardı, insanı düzelttim dünya düzeldi” cevabını verir.

Evet dünyanın düzelmesi insanın düzelmesine bağlı.

Personel istihdamından bahsederiz. Hükümet zaman zaman işverenlere personel istihdamıyla ilgili desteğini açıklar. İş kur üzerinden belli bir süre istihdam için işverene devlet desteği sağlar. Onların maaşından, yemeğine, ulaşımına, konaklamasına kadar devletimiz desteğini sunar. Bir işverende 50 ve üzeri personelin bu şekilde istihdam edildiğine şahit olursunuz. Ama ne hikmetse işsizlik oranı bir türlü azalmaz. Çünkü bazı işverenler bu uygulama ile aldıkları personel desteği sebebiyle kendi askıda olan ya da mevsimlik olarak çalıştırdığı personellerini geri işe almaz. Onların yerine iş kur ekibiyle doldurmuş, personelden de kâr etmeye başlamıştır. Bu uygulama devam ettikçe onlarda faydalanmaya devam eder.

Engelliler için istihdam kapısı açar Hükumet. Bunlarda yine devlet politikası ile istihdam edilirler. Ancak yine bazı fırsatçı işverenler bu personelleri sağlam personel gibi çalıştırıp, engelli personel sayısınca da sağlam personeli kapı dışarı ederler.

Hükümet vatandaşının alım gücü artsın diye temel ürünlerde KDV oranını düşürüp fiyatların bu oran kadar ucuzlamasını hedefler ancak kısa bir süre devam eden uygulama yine fırsatçılar tarafından istismar edilerek bir önceki fiyata satılmaya ve hem fiyat artışından hem de KDV den de kazanmaya başlarlar.

Hatırlayınız covit 19 sürecini. Pandemi sebebiyle iş yerlerinde ki çalışma sürelerinin azalmasından sonra hükumet özel sektör işverenlerine kısa çalışma ödeneği adı altında çalışanlarına vermek üzere bir gelir desteği sağladı. Yine bazı açıkgöz işverenler personellerini tam zamanlı çalıştırıp maaşlarının yarı parasını bu destekle ödeyerek krizi fırsata dönüştürdü. Yine hatırlayın o dönemi, Cumhuriyet gazetesi mensupları bir canlı yayında. Tam zamanlı çalışmalarına rağmen “aa, böyle bir uygulama varmış, çalışanları kısa çalışma gösterip bu parayı da alırız” diyerek belki uygulamanın eksikliğini ima etmişlerdi ama kendilerini de ifşa etmişlerdi!

Hemen her gün gündemde yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet konuları var, orman yangınlar oluyor ülkemin her köşesinde, deprem oluyor yıkılan binalar ve altında hayatını kaybedenler...

Yolsuzluğu yapan da insan, ormanı yakan da insan, binayı yıkan da insan.. Hepsinin içinde insan faktörü var..

Devletleri yönetenler üst düzey yönetici ve bir o kadar eğitimlidir. Sıradan değil seçkin insanlardır. Lakin, Dünya da savaşları çıkaranlar yine insanlar..

Kişinin eğitimi, maddi durumu, ne iş yaptığı, hangi pozisyonda olduğu, hangi aileden geldiğinin hiç önemi yok.

“İnsan” denen mahluk “Ahlak” denen kavramdan nasibini almamışsa “düzelü be!” demek faydasız!

Velhasıl kelam, insan düzelmeden dünya düzelmez...