Her yıl 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, engelli bireylerin toplumsal hayata katılımını artırmak, karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek ve kamuoyunda farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinliklerle anılıyor.

Ancak bu yıl yapılan kutlamalar, kamuda çalışan engelli personelin büyük bölümünün etkinliklere katılmaması nedeniyle beklenmedik bir tartışmayı da beraberinde getirdi.

Devletin sağladığı idari izin uygulaması, engelli bireylerin bu anlamlı günde daha rahat hareket edebilmeleri ve etkinliklere katılabilmeleri için hayata geçiriliyor. Fakat uygulamanın amacı ile ortaya çıkan tablo arasındaki fark, kamuoyunda “Bu tatil gerçekten amacına uygun mu kullanılıyor?” sorusunu gündeme taşıdı.
Kamuda çalışan engelli bireyler için 3 Aralık’ta uygulanan tatil düzenlemesi, sosyal hayata katılımı teşvik etmek, engellilerin toplumla birlikte bu günü yaşayabilmesi için hazırlanmış bir kolaylık olarak görülüyor. Bu izin, engellilerin evlerine kapanması için değil;

Düzenlenen panel, yürüyüş ve farkındalık etkinliklerine katılmaları,

Sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeleri,

Toplumun sorunları birlikte konuşabilmesi
amacını taşıyor.

Ancak gelinen noktada bazı engelli kamu çalışanlarının bu günü yalnızca “tatil” olarak değerlendirdiği, kutlama ve farkındalık etkinliklerine katılmadığı yönündeki eleştiriler giderek artıyor.

ETKİNLİKLERE KATILMAYANLARA TEPKİ: “BU GÜNÜ SUİSTİMAL EDİYORLAR”

Kutlamalara katılımın düşük olması, özellikle sivil toplum temsilcileri ve etkinliklere emek veren gönüllüler tarafından sert bir dille eleştiriliyor. Yapılan değerlendirmelerde, bu tatilin kişisel dinlenme gününe dönüştürülmesinin 3 Aralık’ın temel ruhuna zarar verdiği vurgulanıyor.

Bazı görüşlere göre bu durum, sadece bireysel bir tercih değil; aynı zamanda toplumsal farkındalığa da darbe niteliği taşıyor. Eleştiriler, “Kendi gününü kutlamaya bile gelmeyen bir anlayış, engelli hakları mücadelesine nasıl katkı sunabilir?” sorusu etrafında yoğunlaşıyor.

KAMU – ÖZEL SEKTÖR ÇELİŞKİSİ: BİRİ EVDE, DİĞERİ KUTLAMADA

Ortaya çıkan en çarpıcı tablo ise kamu ile özel sektör arasındaki fark oldu. Kamuda çalışan bazı engelli bireylerin tatil nedeniyle etkinliklere katılmadığı görülürken, özel sektörde çalışan engelli bireylerin izin almalarına rağmen işlerinden çıkarak kutlamalara bizzat katılmaları dikkat çekti.

Bu durum, “Asıl fedakârlığı kim yapıyor?” sorusunu gündeme getirirken, kamuoyunda vicdani bir sorgulamayı da beraberinde getirdi. Etkinlik alanlarında yer alan pek çok özel sektör çalışanı engelli birey, “Bu gün bizim günümüz, burada olmamız gerekiyor” diyerek kutlamalara katılımın önemini vurguladı.

“KATILMAYANA YAPTIRIM OLMALI” TARTIŞMASI KIZIŞIYOR

Yaşanan süreç, yeni bir tartışmayı da doğurdu: Kutlamalara katılmayan engelli kamu personeline yaptırım uygulanmalı mı? Bazı çevreler, kamu imkânıyla verilen bu iznin amacına aykırı kullanılmasının suistimal anlamına geldiğini savunarak,

Etkinliklere katılımın belgelenmesini,

Katılmayanlar için idari yaptırım gündeme gelmesini,

En azından sembolik de olsa bir kontrol mekanizması kurulmasını öneriyor.

Diğer bir kesim ise yaptırım yerine bilinçlendirme ve teşvik sistemlerinin daha sağlıklı olacağını savunuyor. Tartışma, bireysel özgürlükler ile kamusal sorumluluk arasındaki hassas dengeyi de yeniden gündeme taşıyor.

3 ARALIK’IN RUHU TATİL DEĞİL MÜCADELEDİR

Uzmanlara göre Dünya Engelliler Günü’nün temel amacı;

Sorunları görünür kılmak,
Hak arama bilincini güçlendirmek,
Toplumun tüm kesimlerini engellilik konusunda duyarlı hâle getirmektir.

Bu günün sadece bir izin günü gibi algılanması, yıllardır verilen mücadelenin ruhuyla örtüşmüyor. Etkinliklerde bulunmak, yalnızca bir katılım değil; “Ben buradayım, haklarım için varım” deme biçimi olarak kabul ediliyor.

TOPLUMSAL FARKINDALIK, SADECE DEVLETTEN BEKLENEMEZ

3 Aralık’ta yaşanan bu tablo, bir gerçeği daha gözler önüne serdi: Engelli hakları yalnızca devletin düzenlemeleriyle değil, bireylerin tutum ve sorumluluk bilinciyle güçlenir. Tatilin amacına uygun değerlendirilmesi, yalnızca idari bir konu değil; aynı zamanda etik, vicdani ve toplumsal bir sorumluluktur.

Etkinliklere katılan her birey, görünürlüğü artırırken; katılmayan her birey, farkındalık mücadelesinden bir adım uzaklaşmış oluyor.

TATİL DEĞİL, DAYANIŞMA GÜNÜ

3 Aralık Dünya Engelliler Günü, dinlenme günü değil; dayanışma günü, sesini duyurma günü, haklara sahip çıkma günü olarak anlam kazanıyor. Kamuda ya da özel sektörde çalışsın, her engelli bireyin bu günde toplumsal mücadelenin bir parçası olması, yalnız kendisi için değil, gelecek kuşaklar için de hayati önem taşıyor.

Bugün gelinen noktada sorgulanması gereken temel soru şu:
“3 Aralık’ı tatil olarak mı yaşayacağız, yoksa eşitlik ve hak mücadelesinin bir parçası olarak mı?”

Bu sorunun vereceğimiz cevabı, yalnız bugünü değil, yarının engelli politikalarını da belirleyecek.