Öğrenci velileri, tanıdıklarım zaman zaman şu soruyu sorarlar: "Çocuklarımızın gelişmesi, bilgiyle dolması, aydınlanması, hakikatleri anlaması için ne yapmalıyız? Hangi kitapları okutmalıyız."

Bu sorulara yıllardır şu şekilde cevap veririm.

1. Evinizde ortalama 500-1000 kitap olmalıdır. Eğer kitap alacak maddi gücünüz yok ise devlete ait kütüphanelere ailecek üye olunuz. Periyodik olarak bu mekanlara gidiniz. Çocuklarınız sizde ne görüyorsa onu yaparlar. Ana - baba eline kitap, dergi, gazete almaz, sürekli TV izler, web sitelerinde gezer ise çocuklar da ebleh, ahmak, cahil, kör olur.

2. Çoğunlukla; bilgi veren, bilimden, akıldan, tarihten, ahlaktan, dinden, edepten, eğitimden, faziletten söz açan eserleri okuyunuz.

Suya sabuna dokunmayan, kaynakçası olmayan, kim tarafından yazıldığı belirsiz, bilimsel değeri sıfır, hurafeleri ileten, propaganda içerikli, diplomasız kişilerin hazırladığı eserlere vakit ayırmayınız.

3. Kitap alırken yayınevine dikkat ediniz. Ülkemizde 2 binden fazla kitap basan yayınevi vardır. Bunların yüzde 90'ı magazinel, çar çur, genel geçer kitaplar üreterek para kazanmaya çalışıyor.

50-100 yıllık geçmişi olan, mesleki ünvanı (titri) bulunan kişilerin hakiki eserlerini basan yayınevlerinin eserleri faydalıdır. Nerede basıldığı belirsiz, editörsüz, kaynakçasız, indekssiz, ISBN'siz eserler sizi yanlış yollara sevk eder.

4. ABD'nin, AB'nin gizli fonlarıyla, finansmanıyla çıkarılan kitap, dergi, bülten, gazete ve web sitesi epey çok sayıda vardır.

Tarihsel gerçekleri ters yüz eden MI6, MOSSAD, CIA, GLADYO, BND, KONTRGERİLLA destekli kitapları sıradan vatandaşların tespit etmesi mümkün değildir. Bunları çok diplomalı, çok okuyan insanlara danışarak tespit edebilirsiniz.

5. Bu topraklarda son 300 yıldır matbuat (basın, medya) çoğunlukla Sabetaycı, Mason, Rotary, Lions, Pakraduni mensubu (üyesi) kitlelerin tekelinde kalmıştır. En koyu milliyetçi, en sert ulusalcı, en vatansever olarak bilinen kimi yapılar bile ya Sabetaycı Yahudi ya da Pakraduni Yahudisi kökenlidir. Ana hamurları bizden olmadığı için vatanı satma noktasında en önde yar aldıkları tarihsel gerçeklerle sabittir.

Sonuç olarak, çocuklarınıza bilgi katan, bilinç aşılayan kitapları okutunuz. Sahte diplomalı, parayla satın alınmış ünvanlı (titrli), vaka-i nüvis tarzı yalakalara itibar etmeyiniz.

Bizi hasta eden yediklerimizdir

40 yaşıma kadar rastgele beslendim. Kutularda satılan meyve sularını faydalı sandığım için her gün bir miktar içerdim. ABD icadı ne kadar kimyasal katkılı pislik şeyler varsa soframa koyardım.

2010'lu yıllarda Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay adlı hekimin kitaplarını tetkik ettim. O sayede paketlenmiş, bol kimyasal katkı eklenmiş, raf ömrü uzatılmış, MSG (mono sodyum glutamat), NBŞ (nişasta bazlı şeker, glikoz şurubu, mısır şurubu), nitrat, E... serisi maddeler, sitrik asit vb. eklenmiş hiçbir ürünü almamaya başladım.

2020 yılında prostat bezi büyümesi sorunu karşıma çıktı. Sık sık lavaboya gitme durumum vardı. Çeşitli ilaçlar aldım. Geleneksel (bitkisel) yöntemleri denedim. Bunlar gerçek anlamda değişikliğe yol açmadı.

Web üzerinde aramalar yaparken Dr. Murat Kınıkoğlu’nun vegan (bitkisel) beslenme ile ilgili makale, kitap ve videolarını buldum. Buradan aldığım bilgilerle 3-4 yıldır yüzde 90-95 oranında yağsız, şekersiz vegan beslenme yöntemine geçiş yaptım. Şu anda prostat bezi sorunum düzeldi. Günde 1-2 kez lavaboya uğrar oldum. Geceleri de hiç uyku bölünmesi olmuyor.

Hekim değilim. Dr. Kınıkoğlu’ndan şunu öğrendim hayvansal ürünler bedenin dengesini bozuyor, prostat bezinin içinde kist (kitle) oluşmasını hızlandırıyor.

Dünyada prostat bezi sorunu 50 yaşını geçen her 10 kişinin 5’inde söz konusudur diye öğrendim. Son derece acı verici bir kanser türü de bu bezde ortaya çıkmaktadır. Sık sık lavaboya çıkıyorsanız PSA değerinizi hekime giderek öğreniniz. Eğer 4’ün üzerinde bir rakam ile karşılaşırsanız vegan beslenme yöntemini tetkik ediniz derim.

Ali Özdemir

0505 220 83 85

https://erdemyayinevi.github.io

02.05.2025