İş yerinde terzinin koltuğuna oturmuş, bir personelin paçası sökülen pantolonunun tamirini yapıyordum. Terzinin izinli olduğu gündü..

Otelin aşçıbaşısı üniformasını değiştirmeye geldiğinde terzinin koltuğunda beni görünce “Mehmet bey koltuğu dolduramamışsın!” dedi.

Kendince espri yapmıştı, neyi kastettiğini anladım. herkesin fiziksel yapısı, görünüşü aynı değil tabi ki..

Ardından “sen izinli olduğunda senin koltuğuna da oturan oluyor. Dikkat et, ayağını kaydırmasınlar sonra” dedi.

“Ayağımı kaydıracak nitelikte yetişmiş personelim olması hoşuma gider ustam. Boynuz kulağı geçmeli, rekabet kaliteyi getirir” deyince, sen kaliteli bir yöneticisin, böyle devam et, bozma kendini”.

Ardından ekledi,

“Şaka bir yana yerine bıraktığın personelin senin koltuğunu dolduramıyor, senin izinli olduğun günlerde sıkıntı yaşıyoruz deyince” tecrübe zamanla kazanılır ustam, içinde varsa o arkadaşımız da kendini geliştirecektir”..

Okuyorsa satırlarımı, kıymet verdiğim aşçıbaşına da bu vesile ile selam olsun..

Eksiklik mutlaka olacaktır. Kimse hatasız, kusursuz değildir. Hatalardan ders çıkarılmaz, kişi kendini geliştirmez ve yenileyemezse hangi alanda olursa olsun hem bireysel hem kurumsal asıl sıkıntı işte o zaman başlar.

Başarı çaba gerektiren bir şeydir. Arkanda dayının olması seni başarılı kılmaz. Her dayısı olan da başarısız olmaz elbette..

Görev için yanıp tutuşanları görün!

Siyaset kahvede eleştirmek değildir,

Siyaset iki kişi bir araya geldiğinde çekiştirmek değildir,

Siyaset bölgesine hizmet etmek için çabalayan ve başarılı olanları küçümsemek, başarısını hazmedemeyip eleştirmek hiç değildir!

Siyaset elini taşın altına koymak, sorumluluk almak, fikir üretmek, fikirlere saygı duymaktır.

Siyaset, bir koltuğa hizmet için oturmak ve o koltuğun hakkını vermektir.

Koltuktan güç alan değil koltuğu dolduran siyasetçi olunursa davaya katkı sağlanır.

Bir insanın hiç mi ülkesiyle ilgili bir düşüncesi, fikri olmaz?
Bir insan hiç mi yaşadığı bölge için fikir beyanında bulunmaz?
Bir insan hiç mi yapılanı övmez ya da eleştirmez!
Bir insan sosyal medyada, kahvede, sokakta, iki kişinin bir arada olduğu en azınlık toplulukta ülkesiyle, yaşadığı bölgeyle, sokağında dolandığı mahallesiyle ilgili öneri, talep, fikir ya da endişeyi dile getirmez.
Bir insan hayattan ve çevresinden bu kadar kopukken nasıl olurda muhtarlık için aday, bir siyasi partinin teşkilatının yönetiminde, bir siyasi partinin belediye meclisi sıralamasında yer alır?

Demiştim ya geçen ki yazımda “kişilere hayâl yüklerken kapasitesine göre değerlendirin”


2019 seçimleriydi sanırsam.

MHP Antalya il başkanı Mustafa Aksoy, Cumhur ittifakı ile birlikte yaptığı bir mitingde şöyle diyordu:

.."hain darbe kalkışmasında öğrenciler, hademeler, profesörler, doktorlar, meyhanede ki sarhoş bile 15 temmuz gecesi bir duruş sergiledi... Memleket meselelerine bu sarhoş kadar bile duyarlı olmayan sözde ayık dolananların belde, ilçe, il yönetimlerinde yer almasını sağlamak ne kadar doğru olur?
Her fırsatta memleket sevdasını haykıranları kendilerine rakip olarak görüldüğü için mi yok sayılıyor?

Davanın hiç bir yerinde olmayan birilerini birilerinin tavsiyesiyle bir yerlere getirmeye çalışmayın!

Memleket sevdasıyla alev alev yanan dava adamlarını bulup, sorumluluk almaya zorlayınız ki, sizin de yükünüz hafiflesin, hedef çıtanız bir adım daha yukarı çıksın!

Siyasetin dışında kalanlara bir bakın!.

İşe alırken bile bir sürü aşamadan geçiriliyorken çalışacak olanlar siyasette neden böyle bir kriter yok?

Tamam anladık, biliyoruz, teşkilatçılık gönül işi, gönüllülük esasına dayanan bir temsilcilik...

Yönetime alınacak, meclis üyeliğine yazılacak kişinin 6 ay geriye dönük sosyal medya paylaşımlarına bir bakın. İçine girip mücadele vermesini beklediğiniz kişi bu davanın neresinde var?

Belediye başkan adayı yapacağınız kişinin mazisine bir bakın, nasıl bir duruş sergilemiş?

Milletvekilliğine soyunan bir kişinin çuvalla parasına değil davasına bakılsa şu an bile mecliste olanların kaçı acaba orada olur?

Bu insanlara siyasetin dışındayken bakın,

Bir tane Erdoğan paylaşımı var mı?

İçine girmeye çalıştığı partinin icraatlarını, güzel işlerini kendi sosyal medyalarında bir kez olsun paylaşmış mı, haksızlıklara karşı savunmuş mu?

İstisnalar hariç, Devlet memurudur, yeni emekli olmuştur bunları anlarız.

Bu kesimde olanlardan bir çpuğu sosyal medyalarından aleni paylaşım, yapamaz, başkalarının paylaşımlarına yorum, beğeni yapamasalar da ikili sohbetlerde dava için nasıl mücadele verdiğine şahit olursunuz.

Sosyal medya kullanmıyormuş!

Kullan, neden kullanmıyorsun. Bu platformdan seni uzak tutan ne?

Kahvede yoksun, sokakta yoksun.. Belki evinde bile Erdoğan’ı ağzına almıyorsundur!

Siyasete girmenin en basit seçenek olarak “sosyal medya” kriteri olması gerekmez mi

Siyasetin dışındayken geçtik hadi, siyasete girdiğinde bir bakın davasına talip olduğu siyasi oluşumla alakalı tek bir paylaşımı?

Çünkü sosyal medya bir kayıttır, Görseldir. Herkesin senin ne düşüncede olduğunu görebildiği bir mecradır. Kendi gurubunun içinde herkesten daha ateşli konuşabilirsin, çünkü orası körlerin, sağırların birbirini ağırladığı yer misalidir..

Dünya liderleri bile siyasete “X” (eski adı twitter) de yön veriyor. Açıklamalarını sosyal platformlardan yapıyor. Ama meclis üyesinin sosyal medyası yok! Ya da var, Cuma’dan cumaya Cuma mesajı...

Bu partide belediye başkanlığı yapıp seçimi kaybettikten ve ya aday olup kaybedince bir sonra ki seçime kadar sosyal medyasında belediye başkanlığı yaptığı ya da adayı olduğu partiyle alakalı bir tane destek paylaşımı, ya da muhalefete eleştiri bulamazsınız!

Bazı arkadaşlarımıza da doğrusu hayret ediyorum!. Sosyal medyanın hemen hepsinde aktif, paylaşım yapıyor, yorum yapıyor, yapılan paylaşımlara beğeni yakmaktan geri kalmıyor. Nasıl başarıyor bunu merak ediyorum doğrusu!.

Konuyla ilgi bir örnek vereceğim. Arkadaşımız belki bana olumsuz tepki verebilir. Ancak ben bu tespitimi isim vererek yazacağım.

İsmi Rasim Çakmak!.

BEÜ hastanesinde çalışıp emekli olmuş bir kardeşimiz. Çalıştığı dönemde de bu dava için sosyal medyada neredeyse her gün görüyordum.

Emekli olduktan sonra takip ettiği partisinin nerede bir toplantısı var, nerede bir organizasyonu var adam orada. İl başkanın, tüm vekillerin sosyal medya paylaşımlarını es geçmiyor.

Sadece vekillerimizle sınırlı mı? Tabi ki de hayır. İlçe başkanları, belediye başkanları ve diğer siyasi sayfalarda mutlaka denk gelirsiniz. Kendi sayfalarını da kontrol edin..

Adam diyor ki Mustafa Çağlayan başkanım: Ben buradayım, beni görün, beni de içinize alın. Görev verin, sorumluluk yükleyin...

Rasim Çakmak ve onun gibi belki de keşfedilmeyi, fark edilmeyi bekleyen onlarcası derdini daha nasıl anlatsın ki?

Bu arkadaşlara “bakmak” yetmiyor, “görmek” gerek!.

Mehmet Çelebi