Bazı duygular vardır; ne zamanla eksilir ne de unutulmakla biter.
Sadece sessizleşir…
Ama bir şarkı çaldığında,bir rüzgâr estiğinde yeniden canlanır.
İnsanın kalbi bazen hatırlamakla yorulur, bazen de o hatıralarla yaşar.

İnsanın bir sandığı olur hayatta.
Kapağını kaldırdığında, içinden yalnızca eski eşyalar değil;
bir ömrün sesi, kokusu,izi çıkar.
Bir mendil,bir fotoğraf,kenarı yıpranmış bir mektup…
Hepsi bir devrin sessiz şahidi gibi durur orada.
Ne konuşurlar, ne susarlar ama seni senden iyi tanırlar.

Çaycuma’da,Seka Caddesi’nin yollarında yürürken o sandığın kapağını kaldırmış gibi hissediyorum.
Bir rüzgâr geçiyor yüzümden; çocukluğumun soluğu gibi.
Bir pencere aralığından çay kokusu geliyor.
Bir kadın sesi yankılanıyor sokakta: “Kahvaltı hazır!”
Bir anda yıllar bir fincanın buharında toplanıyor sanki.

Eskiden sabahlar daha sade, insanlar daha içtendi.
Kimse rol yapmaz, kimse başkasına benzemezdi.
Şimdi her şey biraz yapay,biraz uzak.
Ama insan bazen uzaklaşmadan kendine yaklaşamıyor.
Bazen gitmek değil, kalabilmek cesarettir.

Bir bakış vardı bir zamanlar;dünyayı sustururdu.
Aşk dediğin bazen bir çift gözün içindeki sessizlikti.
Ben o sessizlikte büyüdüm,o sessizlikte direndim.
Sadece birine değil,hayata tutundum.
Sevmenin bile onurlu bir direniş olduğuna orada inandım.

Şimdi gönül yolculuğundayım; radyodan bir şarkı çalıyor:
“Ah olur da bir gün
Sen de özlersen,
Olur da bir gün
Sen de gözlerimle buluşmayı istersen,
Uzanıp tutuver elimi bir gün,
Utanır diyemem,ne
olur geri dön...”

Şarkının her kelimesi içimde yankılanıyor.
Bir yanım “geri dön” diyor, bir yanım “artık gerek yok.”
Çünkü bazı dönüşler, insanın kendine varmasıdır.
Kimi zaman özlediğin kişi değil,
özlediğin halindir.

Hayatın acısı da, sevinci de aynı yere çıkar sonunda:
İnsana…
İnsan, unuttum dese de hiçbir şeyi tam unutamaz.
Sadece susar,alışır, olgunlaşır.

Bugün,geçmişe ne sitemim var ne pişmanlığım.
Yitirdiğim ne varsa, bana ben olmayı öğretti.
Biliyorum ki,her hatıra biraz acı,
her acı biraz umut,
her umut biraz insandır.

Belki bir gün yine aynı sokaktan geçerim,
aynı şarkı çalar,
aynı rüzgâr dokunur yüzüme.
Ama o gün artık geçmişe değil,
kendime selam veririm.