TTK’nın yıllar içerisinde tamamen eritilip küçültülmesiyle ve 7 bin seviyesine kadar düşen işçisiyle geleceğinin ne olacağı belirsizliği korurken bir de Rödövans sahalarında baş gösteren kriz madenler...

TTK’nın yıllar içerisinde tamamen eritilip küçültülmesiyle ve 7 bin seviyesine kadar düşen işçisiyle geleceğinin ne olacağı belirsizliği korurken bir de Rödövans sahalarında baş gösteren kriz madenlerdeki sorunun işin içinden çıkılmaz noktasına getirdi. Uzun süredir Rödövans sahiplerinin çıkardıkları kömürün bir kısmını sadece ÇATES’e satması ve diğer EREN Enerji, Karabük ve ERDEMİR fabrikalarının Milli kömür yerine ithal kömürü tercih etmeleri sıkıntıyı dayanılmaz noktaya getirdi. Konunun ciddiyeti ile ilgili olarak Alaattin Kurnaz’ın sahip olduğu Gelik’teki Rödövans sahasına giderek yerinde incelemelerde bulundum. Kanal Z’de görev yapan gazeteci arkadaşımız Aytaç Öztürk de buradaki çalışmaları görüntüledi ve benim de SİNYAL programı adı altında sunduğum canlı yayında saha sahibi Alaattin Kurnaz beyle bu sıkıntıyı masaya yatırdık, değerlendirdik. Bu yayın gerçekten çok ses getirdi. Zonguldak Milletvekilleri de durumun ciddiyetinin farkında olduklarından herkes ayağa kalktı, çözüm aramaya başladı. Ankara durumun farkında ama gerekli adımlar atılmıyor. Oysa çözüm bellidir. Çözüm ÇATES dışında kömür almayan fabrikalardadır. Daha önceleri bu MİLLİ kömürümüzü alan bu fabrikalar neden burnunun dibindeki kalorisi yüksek bu kömürü almıyorlar da dışarıyı tercih ederek milyonlarca lira doları dışarıya veriyorlar. Bu asla kabul olan bir durum değildir. Buna artık bir çözüm bulunması şart olmuştur. Zaten ülkemizde kriz varken neden ucuza mal edecekleri MİLLİ kömürü almıyorlar da ithal kömürü tercih ediyorlar. Devletimizin bu olumsuz duruma artık dur demesi lazımdır. Rödövans sahalarında 4 bin dolayında işçi çalışıyor ve dolaysıyla da 15 bin aile bu ocaklardan ekmek yiyor. 2022 maliyetlerine göre kömür alımı yapılıyormuş oysa 2023 maliyetleri hayli tavan yapmış durumda. Bir işçinin ocak sahibine maliyeti 25-30 bin lirayı bulduğu ifade ediliyor. Bu yükün altından kalkmak mümkün görünmüyor. Saha sahibi Alaattin Kurnaz böyle giderse herkes işçi çıkaracak diyor ve ekmek yiyen aileler perişan olur diye de ekliyor. Uzun lafın kısası Ankara’nın bu sıkıntıyı bildiğini ve çözüm noktasında bir an önce halletmesi gerektiğinin de altını çiziyoruz. MİLLİ kömürümüz stoklarda beklerken ithal kömürü almak demek hiç yakışık almıyor. Bitirin şu sıkıntıyı diye de bir kere daha yetkililerimizi göreve davet edelim. ***  ***  *** 10 Ocak ve Vali’nin sözleri… Her sene olduğu gibi “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” ülke genelinde olduğu gibi Zonguldak’ta da kutlandı. Vali Mustafa Tutulmaz geçen sene olduğu gibi bu günümüzde de gazetecileri Ordu evinde ağırladı. Bu jestinden dolayı buradan bir kere daha emeği geçenlere duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum. Güzel ve hoş sohbetlerle başlayan birliktelikte kahvaltıdan sonra sıra konuşmalara geldiğinde Karaelmas Gazeteciler Derneği adına önce ben, daha sonra ZGC Başkanı Derya Akbıyık ve son olarak da Kozlu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Tansel Kardeş konuştu ve meslektaşlarımızın gününü kutladık. Gazetecilerin sorunları senede bir gün kutlama yapmakla elbette bitmiyor, bitmez de ama gelinen noktada basında büyük sıkıntıların olduğu da bir gerçektir. Maliyetler kağıdı, kalıbı, baskısı, çalışanların sigortaları, maaşları derken işin içinden çıkılması çok zor. Gazete sahiplerine Allah kolaylıklar versin diyorum. Orduevindeki kutlamalarda günün anlam ve önemine binaen Sayın Vali Mustafa Tutulmaz’ın güzel ve anlamlı başlayan konuşmaları ve Zonguldak’ın sıkıntılarını içeren yapılanlar ve yapılmakta olan çalışmalarla ilgili detaylı konuşmalarından sonra isim vermeden bazı gazeteciler hakkındaki eleştirisel ifadeleri ertesi gün yerel medyada geniş yer buldu. Sayın Vali’nin hakkında yazılan yazılardan dolayı sitemkâr ifadeleri oldu. Bu konuşmaları orada bulunan medya mensuplarının tamamını ilgilendirmiyordu ama “Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit” misali olunca üzerine alınanlar oldu ve “Vali bu günümüzde bizleri suçlamak için mi davet etti” diyenler oldu. Hatta bazı gazeteci arkadaşlarımız bize “Başkanlar olarak neden kimi kastettiğini söylemesi için Vali’ye sormadınız” şeklinde dert yandılar. Meslektaşlarımızın haklı olduğu tarafı var tabii ki ama Sayın Valimizin bu sözleri tüm gazetecilere söylemediğini ve sözlerinin cımbızla çekilerek yansıtıldığını da görmek lazım. Koskoca ilin Valisinin böylesine özel ve anlamlı günde oraya davet ettiği tüm gazetecileri töhmet altında bırakacak açıklamalar yapacağına şahsım adına ihtimal vermiyorum. Sözleri iyi analiz edildiğinde kimi ya da kimleri kastettiği belli olacaktır. İsim verseydi eğer çok daha sıkıntılı durumların oluşabileceğini de düşünmek lazımdır. Sayın Vali çok zeki bir insandır. Zonguldak’ta göreve başladığından bu yana sürekli olarak “SEVGİ DİLİNİ” kullandığını burada da yine tekrarlamıştır. “Haber kutsal yorum hürdür.” Herkes yasalara bağlı kalarak eleştiri hakkını kullanabilir. Atatürk’ün mükemmel sözüyle “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır”. Yazıyorlar da öyle değil mi? Fakaaat..! Yazmanın da bir adabı, ahlaki tarafı olmalı. “Ben gazeteciyim her şeyi yazarım” olmaz. Hukukun ve yasaların bizlere tanıdığı kuralların dışına çıkılırsa orada biri size “Dur bakalım” diyebilir. Vali de işte tam bunu ifade etmeye çalıştı. İlk göreve başladığında yere-göğe sığdıramadığımız Vali Mustafa Tutulmaz ne oldu da son günlerde eleştiri yağmuruna tutuluyor. Sürekli olarak “Sevgi dilini” kullanan, Devlet terbiyesi aldığı her halinden belli olan Sayın Valinin avukatı da değilim ama “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım”. Bu konunun fazla abartıldığını düşünenlerdenim. Her kalemin noktası-virgülü yazanın kendini bağlar. Benimki de beni bağlar. “10 Ocak Çalışanlar günü” bu sene de böyle geçti, seneye ömrü olan bakalım nasıl sürprizlerle karşılaşacak. Seçimlerden sonra belki Vali değişecek veya burada devam edecek. Buradan ne Valiler geldi geçti. Yüzü sirke satan Valiler de gördük. Valla ben Sayın Vali Tutulmaz’ın Zonguldak’a çok yararlı olduğunu düşünenlerdenim. Hiç kimse dört dörtlük değildir. Büyük usta Orhan Gencebay abimizin şarkısı gibi. “Hatasız kul olmaz. Hatamla sev beni” demiş. Kalın sağlıcakla…