Zaman ve koşullar bizi bir araya getiremezdi artık.  En azından, şimdilerde bu ,çok da mümkün görünmüyordu.

Ama yine de, aşkın tesadüfleri sevdiği gerçeğini biliyordum.
Günün birinde, ona bir çay bahçesinde, belki Seka Caddesi'nde yada en uzak ihtimal bir mezarlıkta rast gelebileceğimi tahmin ediyordum.
Son görüşmemiz bir ıhlamur ağacının altında, olmuştu.
Son veda, son buse ve son hüzün dolu bakışlar.
Her geçen gün biraz daha ümidimi kaybediyordum ona dair.
Vazgeçmek değildi aslında bu, sadece çaresiz kalmıştım.
İnsanın aşka dair ümidi olmalıydı.
Hani, yüreğinizde birazcık ümit varsa kavuşmaya dair, bir ömür boyu bile onu beklemeyi göze alabiliyorsunuz.
Küçük küçük anılar, birkaç fotoğraf karesi, ortaklaşa dinlediğiniz türküler, yerli yersiz tartışmalarınız, dargınlıklarınız, ortak dostlarınız vs. avunmanıza yeterli olabiliyor.
Avunmak diyorum...
Çok sevip de, kavuşamadıysanız eğer avunmak sizi, bir çocuk misali durgunlaştırıyor.

Seher yelinin, hazin estiği bir akşam vaktiydi.
Şairler sokağında,rast geldim ona.
Hüzün ve telaş, yoldaşı olmuştu bakışlarına.
Tüm cesaretimi toplayıp,usulca yanaştım ve -Merhaba...Dedim...
Derin bir sessizlik, gönül gözü kapanmış,karanlık bir boşluk içindeydi.
Bakmakla görmek arasında bir yerde kalmıştım onun için.
Aşka dair ümitler tükeniyorsa eğer, işte tam da, bu noktada tükeniyor.

Murat İLERİ