19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, bu yıl Devrek’te olması gerektiği gibi kutlanmadı. Ne coşku vardı ne kalabalık…

Ne gençlerin gözlerinde o kıvılcım, ne tribünlerde alkışın sesi. Oysa bu bayram, bir milletin yeniden doğuşunun, gençliğe emanet edilen bir geleceğin simgesiydi. Peki, neden bu kadar sönük geçti?
Her sene olduğu gibi bu yıl da kutlamalar stadyumda düzenlendi.

Ama tören, vatandaşlar tarafından beklenen ilgiyi görmedi. Katılım azdı, hazırlık eksikti, heyecan neredeyse yok gibiydi. Ne yazık ki bu eksikliğin faturası yine sahipsizliğe kesildi. Sorumlu aramıyoruz belki, ama sorumlular sorumluluğu da almıyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki bu tür ulusal bayramların organizasyonunda ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve ilçe Gençlik ve Spor Müdürlüğü gibi yerel kurumlar doğrudan sorumludur.

Bayramların ruhunu yaşatmak, gençleri sürece dahil etmek, halkı teşvik etmek bu kurumların görevidir. Ancak görünen o ki, Devrek’te bu görev layıkıyla yerine getirilmemiştir.
İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün konuya kayıtsız kalması, görevin sadece protokol gereği yerine getirildiği izlenimini doğuruyor. Halkın katılımı olmuş olmamış, gençlerin ilgisi var mı yok mu… Anlaşılan bu soruların cevabı birilerini hiç ilgilendirmiyor. Oysa bir bayram, sadece törenle kutlanmaz; heyecanla, sahiplenmeyle, ortak bilinçle kutlanır. Eğer halk gelmiyorsa, bu halkı davet etmeyenlerin sorumluluğudur.
MENFATLER.
Konumuz menfaat… Hepimiz hayatın bir köşesinde kullanıldık. Belki de itiraf edemesek de, birilerini biz kullandık. İnsan bu… Hem kurban olur, hem cellat.
Ne yazık ki dostluk, sadakat, dürüstlük gibi değerler; menfaat söz konusu olduğunda genellikle sahneden ilk çekilenler olur. Hatta bazen dostun bir anda düşmana dönüşmesi için, sadece menfaate dokunmak yeterlidir. Bu yüzden derler ya: “Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama, fayda görmezse düşman kesilir sana.” Yani iyilik bile bazen sadece yem atmak gibi; avcı kuşa neden yiyecek verir ki, bir amacı vardır.
İnsan ilişkilerinin bu denli yüzeysel hâle geldiği bir çağda, kimse kimseyi bedelsiz sevmez oldu. Azıcık dozunu kaçırırsan sevginin, ilgini abartırsan ya da elini bol tutarsan; ya istismar edilirsin ya da vefa beklerken hayal kırıklığı yaşarsın. O yüzden artık "Yeteri kadar sev, yeteri kadar ver" devrindeyiz. İnsanın bile fazlası zarar…


AHMET COLAKOGLU , Sahada Yeni Oyuncu, Kuliste Yeni güncellemeler,
Siyaset sahası enteresan bir oyun alanı... Herkes topun peşinde ama asıl goller kuliste atılıyor. Şimdilerde Zonguldak kulislerinde yeni bir isim daha forma giymeye başladı: Ahmet Çolakoğlu. Vekilimiz deyim yerindeyse “bölge abisi” pozisyonuna geçiş yapıyor. Sahaya ısınıyor, kulislerde pas trafiğini hızlandırıyor, gözler onun üzerinde. Yeni göreviyle beraber sadece bölgedeki dengeleri değil, bir bakıma dikkatleri de üzerine çekmiş durumda.
İşin ilginç tarafı, Ahmet Bey’in pas trafiği sadece saha içinde değil. Görünen o ki Mustafa Çağlayan ile iletişimleri bir hayli sıcak, hatta neredeyse “takım arkadaşlığı” seviyesinde. Bu sıcak diyalogdan doğan sinyaller, Mustafa Bey’in olası Zonguldak Belediye Başkan adaylığına kadar uzanıyor. Eh, “dert, bela, ölüm kalım olmazsa” diyen halk ağzıyla söylersek, Çağlayan için yeşil ışık yanmış gibi. Şahsen “neden olmasın” diyenlerin sayısı da az değil.
Doğruya doğru… Mustafa Çağlayan’ın “tabandan gelme” yönü inkâr edilemez. Sokak görmüş, çarşı bilmiş, afiş asmış, afiş indirmiş… Hakkını teslim etmek lazım. Pek çoğumuzla bire bir temas kurmamış olabilir ama siyaset bu, “irtibat eksikliği” her zaman kapanabilir. İyi niyetle bakarsak, en azından adaylığına "yakışır" denebilir.
Gelelim mevzunun biraz daha derin sularına…
Ahmet Bey’in yeni pozisyonu, ona sadece bölgeye yön verme değil, “kimin nereye aday olacağına kim karar verir?” sorusuna da cevap olma yetkisi kazandırmış gibi duruyor. Tabii ki bu da bazı taşları yerinden oynatabilir. Bölgedeki dengeler yeniden kurulurken, ister istemez yeni merkezler, yeni çekim alanları oluşuyor.
Ancak siyasetin yazılı olmayan ama herkesin ezbere bildiği bir kuralı vardır: “Yukarıda rüzgâr başka eser.” Şimdi birilerinin kulağına gidip de “Ahmet Bey artık vekilliği bıraksın, genel merkezde daha aktif olsun” gibi bir fikir fısıldanırsa… İşte o zaman top çizgiyi geçmeden, VAR kararı beklenebilir. Zira tarihte bunun örnekleri çok. Kimi gönüllü bırakmış, kimi istemeye istemeye...
Sonuç mu?
Zonguldak’ta siyaset yeniden yazılmaya başladı.Tarih öyle bir siyaset yazacak örnek olacak hiç kimse hesap yapmadan Tribünler dolmadan, oyun tam başlamadan “şimdiden kadroya göz atanlar” var. Ancak unutmayalım, maç 90 dakikadır. Ve bu maçta, en beklenmedik anlarda en beklenmedik isimler gol atabilir.
Kalem bizden, yorum sizden.