“Her şey zamanla olur; ol da beklemeyi bil.” Hz.Mevlânâ
Zaman…
Ne garip bir kelime değil mi?
İçinde hem bekleyişi hem kaybı,hem umudu hem vedayı taşır.
Bir yanıyla insanı büyütür,diğer yanıyla eksiltir.
Oysa biz çoğu zaman zamanı sadece takvimde sayar,saatte ararız.
Oysa o,ne duvarda asılı bir rakamdır ne de geçen bir saniye.
Zaman,insanın kalbinde akar, sessiz,derin,sabırlı bir nehir gibi.
Bir gün gelir,seni bir gülüşle tanıştırır.
O gülüşte hayatın tüm güzelliğini görürsün.
Sonra bir başka gün, aynı gülüşü bir vedanın içinde bırakır.
Sen,ne olduğunu anlamadan bir mevsim gibi değiştiğini fark edersin.
Zaman,bazen bir bakışla başlatır her şeyi,bazen bir susuşla bitirir.
Ama hep öğretir...
Bazen acıyla,bazen sabırla,bazen de sessizce.
Filozoflar yüzyıllardır zamanı anlamaya çalıştı.
Kimine göre bir ölçü, kimine göre bir yanılsamaydı.
Ama belki de zaman, anlatılamayan bir duygudur.
Zaman nedir bilirim, ama biri sorarsa, anlatamam.
Çünkü zaman, dışarıda akmaz, içeride yaşanır.
Bir hatırada,bir sesin yankısında,bir kokunun çağrısında…
İnsanın içinde bir yer vardır,zaman orada solur.
Psikoloji der ki: İnsan,hatırladığı kadar yaşar.
Gerçekten de öyle.
Bir koku,bir melodi, bir cümle…
Yıllar sonra bile seni bir anda çocukluğuna götürebilir.
O an anlarsın ki, zaman dediğin şey, aslında insanın hafızasıdır.
Belki de o yüzden, unuttuklarımız değil, hatırladıklarımız büyütür bizi.
Zaman bazen öğretmendir.
Sana sabretmeyi, kabullenmeyi, sevmeyi öğretir.
Birini kaybedersin, ama sabrı bulursun.
Bir şey eksilir,ama olgunluk gelir.
Bir kapı kapanır,ama ardında yeni bir sen doğar.
Çünkü zaman,seni senden alır,sonra seni sana döndürür.
Ama zaman her zaman adil değildir.
Bazen tam gülerken alır sevdiklerini,
bazen daha hazır olmadan getirir sınavlarını.
Yine de her şeyin bir sebebi vardır.
Belki de zaman, Rabbi Alemin sessizliğidir.
Biz konuşurken o dinler,biz susarken o anlatır.
İnsanın en büyük yanılgısı,zamanı yenebileceğini sanmasıdır.
Oysa zamanı yenmek değil, onunla yürümeyi öğrenmek gerekir.
Çünkü asıl mesele, zamanın geçmesi değil,senin geçerken kim olduğundur.
Yıllar sonra geriye dönüp baktığında,
“ne kadar zaman geçti” değil,
“ ben bu zamanın içinde kim oldum ” diyebiliyorsan,işte o zaman yaşamışsındır.
Belki de bu yüzden zaman,hem bir öğretmen,hem bir şairdir.
Kimi zaman kalbimize ayrılığı yazar,kimi zaman sevdayı.
Ama sonunda hep aynı dersi bırakır:
Her şey geçer,ama insanın içindeki iz kalır.
Zaman dediğin…
Ne alırsa alsın, ardında bir şey bırakır.
Bazen bir acı,bazen bir bilgelik,bazen de sadece bir sessizlik.
Ama ne bırakırsa bıraksın, o senin hikâyendir artık.
Anlarsın ki,sen,o hikâyenin içinde büyürsün.
Murat İLERİ