Gazeteci ve yazar Turhan Oral, 26 yıl önce katledilen işçi lideri Şemsi Denizer’in ölüm yıldönümünde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Oral, cinayetin ardında yatan nedenleri ve o dönemin siyasi atmosferini tüm çarpıcılığıyla gözler önüne serdi.
ZONGULDAK’TA KURULAN PUSU: BİR LİDERİN SUSTURULUŞU
Türk-İş Genel Sekreteri ve Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı olarak görev yapan Şemsi Denizer, 6 Ağustos 1999’da Zonguldak’taki evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Dönemin en güçlü sendika liderlerinden biri olan Denizer’in ölümü sadece Zonguldak’ı değil, Türkiye emek mücadelesini de derinden sarstı.
GAZETECİ TURHAN ORAL’DAN TARİHSEL TANIKLIK
Cinayetin yıldönümünde, o yıllarda GMİS Basın Bürosu'nda görev yapan gazeteci ve yazar Turhan Oral, sosyal medya hesabından “Şemsi Denizer 26 Yıl Önce Öldürüldü, Bakın Neler Oldu?” başlıklı bir yazı paylaştı. Yazıda, Denizer’in öldürülme sürecine giden olaylar, verdiği mücadeleler ve ölümünden sadece birkaç saat önce yaptığı tarihi konuşma detaylarıyla anlatıldı.
DENİZER’İN ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN GEÇEN OYLAMA
Oral’ın aktardığına göre, Denizer, Uluslararası Tahkim Yasası’na karşı yoğun bir mücadele yürütüyordu. Hükümet, 4 Ağustos’ta yasayı TBMM’den geçiremeyeceğini anlayınca oylamadan vazgeçti. Denizer, 5 Ağustos gecesi Zonguldak’a geldi ve 6 Ağustos sabahı GMİS Genel Kurulu’nda bu yasa ve ülkenin geleceği üzerine dikkat çeken bir konuşma yaptı. Aynı gün gece yarısı ise öldürüldü. İlginçtir ki Tahkim Yasası, Denizer’in ölümünden sadece sekiz gün sonra, 14 Ağustos’ta TBMM’de kabul edildi.
“DEMOKRASİ PLATFORMU’NUN SÖZCÜSÜYDÜ”
Şemsi Denizer, sadece bir sendika lideri değil, aynı zamanda 1990-91 maden işçilerinin büyük grevinin öncüsü, 100 binden fazla kişinin katıldığı Zonguldak-Ankara yürüyüşünün lideriydi. 5 Nisan 1994’teki özelleştirme karşıtı eylemlerde de ön saflardaydı. Emekçilerin oluşturduğu Demokrasi Platformu’nun sözcülüğünü üstlenmişti.
VAHŞİ KAPİTALİZME KARŞI UYARI: “YENİ DÜNYA DÜZENİ” KURGUSU
Oral’ın yazısında yer verdiği Denizer’in konuşması, küresel sermayenin Türkiye üzerindeki baskılarına karşı net bir duruş içeriyordu. Denizer, IMF, Dünya Bankası ve çok uluslu şirketlerin ülkeyi ucuz emek pazarı, çöp alanı ve montaj sahasına çevirmeye çalıştığını vurguluyordu. Özelleştirme dalgasına karşı duruşun sadece ekonomik değil, milli bir mesele olduğunu ifade ediyordu.
“ZONGULDAK ÜRETİMDİR”
Konuşmada ayrıca Zonguldak’ın üretim gücü ve maden işçilerinin tarihsel önemi de vurgulandı. Denizer, Zonguldak’ın ekonomideki gerilemesinin Türkiye’nin krize sürüklenişiyle paralel olduğunu belirtirken, “Zonguldak üretim demektir” sözleriyle bölgenin hayati rolüne dikkat çekti. Kentin emek şehri kimliğinden emekli kentine dönüşmesinin yarattığı sosyal çöküşü dile getirdi.
“ONLAR IMF’NİN VE DÜNYA BANKASI’NIN MAŞASI”
Denizer’in konuşmasında en sert çıkışlarından biri, milliyetçilik iddiasıyla hareket eden ama özelleştirme ve dışa bağımlılığı savunan siyasilere yönelikti. “Böyle milliyetçilik olur mu? Onlar olsa olsa IMF’nin, Dünya Bankası’nın maşası olurlar” sözleri dikkat çekti.
“BU ÜLKE, GÜCÜNÜ BİLEN LİDERLERLE AYAĞA KALKABİLİR”
Konuşmanın sonunda Denizer, Türkiye’nin bulunduğu coğrafi ve stratejik konum gereği büyük tehditlerle karşı karşıya olduğunu, ancak halkını ve ülkesini seven, deneyimli siyasetçilerle bu badirelerin aşılabileceğini belirtti. Demokrasiye, katılımcı parlamenter sisteme ve toplumsal barışa duyulan ihtiyacı vurguladı.
“MÜCADELE EDIYORSAK VARIZ”
Turhan Oral, yazısını, o dönemde birlikte hazırladıkları bu konuşmanın tam metnine kendi kitabı “Mücadele Ediyorsak Varız”da yer verdiğini belirterek noktaladı. Denizer’in sözleri, 26 yıl sonra bile Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal mücadelelerine ışık tutmaya devam ediyor.