Seni unutmak için sevmedim, bu yüzden sana dair her ne varsa, hatıralarımdan silmek mümkün değildi.

Bir çok şey denedim, seni unutmak için.
Önce fotoğraflarını sildim, cep telefonumdan.
Sonra, eşyalarını bağışladım sokak satıcısına.
Doğum günümde, bana aldığın Mehmet Akif Ersoy'un ve Nihal Atsız'ın kitaplarını Atatürkçü Düşünce Derneği'ne bağışladım.
Okuyan kesim, yalancı masaldan uyansın ve yalancı tarihten utansın istedim.
Masum, bir Osmanlı torununun isteği daha ne olabilirdi ki ...
Neyse, konumuz bu değildi Osman Ağabey!
Halbuki, istesen ömrümü bile verirdim sana.
Oysa şimdi, yakomaza rağmen, Zühre yıldızına rağmen, seni unutmanın yollarını arıyordum.
Özlemin içimde her geçen büyürken;seni unutmak aşka ihanet gibiydi.
Özlem demişken... Unutulmaya yüz tutmuş her sevdada , özlem bir mahalle dilberi kadar utanmaz, bir emekçinin ekmeğine göz dikmiş kadar onur ve gurur yoksunu bir acem değil midir?...
Alışmam ve kendimi toparlamam elbette zaman alacak bunu biliyorum.
Yalancı gözlerinin güzelliğine şiirler yazarken, ben seni unutmak için de kendimle savaşacağım.

Şimdi tüm alışkanlıklarımdan vazgeçmeye çalışıyorum.
Ki; en büyük alışkanlığım da sen olmalısın.
Ama, zamanın akışı içerisinde seni de unutacağım.

Murat İLERİ