Nasıl söylesem ve ne söylesem de içimdekilerini anlatabilsem. Hangi manalı söz, yıkık ve yorgun yüreğime tercüman olabilir ki?...

Elimde telefon, beklerken çaresizlik içerisinde, son kez arayıp da ,seni çok özledim diyebilmeliydim.
Dilim tutuldu adeta, kelimeler boğazıma düğümlendi.
Aşk da, gurura yer olmalı mıydı?
Belki de, gururum engel oldu.
"Seni çok özledim." Diyemedim...
Ne çok sevmiştim seni meğer.
Hani, bir Kumru kuşu nasıl bağlıysa sevdiğine, ben de sana o denli bağlıydım.
Artık, yüreğime hapis ettim, özlemini, geleceğe dair ümitlerimizi, göz yaşlarımızı ...
Daha geçen bahar, birlikteydi gülüşlerimiz.
Tebessümler, kuşatırdı aydan da güzel yüzünü.
Dört bir yanımızı çevreleyen, papatyalar, türküler söyleyen üniversiteli genç kızlar neredeler şimdi?...
Hiçbir zaman, kızmadım sana.
Çünkü ben, en çok da kendime kızardım.
Geçmişimle olan kavgalarımın ortasına almadım seni.
Kıyıda bir yerde oturur ve izlerdin masum bir çocuk gibi.İşte sen, tam da, orada kaldın.
Belki de seni özlüyorum yada sana dair özlenesi herşeyi.
Yüreğim yorgun, sözlerim kırgın, bir ömür böyle akıp gidiyor sessizce.
Bir telefon kadar yakın olsan bile, yıldızlar kadar uzaktasın yüreğime.

Murat İLERİ