KÜSKÜNLÜK MÜ, HIRS MI, YOKSA AŞK-I KOLTUK MU?

Ahmet Bey'in Sessizliği, Bayraksız Evler ve O Meşhur Arsa Meselesi Üzerine Bir Deneme...


“Siyasette küsmek, bayrak asmamakla başlar; sessizlikle büyür, sonra bir bakmışsınız… karşı kıyıda çay içiliyor.”

Bir referandum süreci geçti ki, meydanlar doldu taştı, balkonlar bayrakla donatıldı, sokaklar posterle boyandı.
Ama bir ev vardı ki... sessizdi.
Ne bir afiş, ne bir slogan, ne de bayrağa serin bir rüzgâr değdi.

O ev, Ahmet Bey'in ikametiydi.

Dediler ki:

“Cumhur Reis kendisine görev vermemiş, Ahmet Bey de buna içerlemiş.”
Öyle bir içerlemiş ki; sürece dair ne bir paylaşım, ne bir koşturma, sadece zorunlu hizmetlerde görünmüş.
"Ben yoksam bu filmde, kimseye bilet yok!" der gibi...

Kırgın mıydı? Belki.
Ama kırgınlıkla koltuk aşkı arasında ince bir çizgi vardır siyasette.
Ve bazen o çizgiden geçilirken, halkın sesi de unutulur.
Unutulmuş muyduk?

Cevapsız Aramalar, Sessiz Mesajlar
Köylü Mehmet Amca’yla aynı kaderi paylaştım bu süreçte:
İki defa aradım, WhatsApp'tan da yazdım.
Ahmet Bey, icabet buyurmadı.
Belki yoğundu. Belki de bizi artık tanımıyordu.

Oysa koltukta otururken unutmamalı:
Oraya seçilmek, halkın duası kadar oy pusulasından geçer.
Ve oy pusulası bir kere küserse… sandık çok şey anlatır.

“Eğer ben senin vekilin değilim,” diyorsanız Ahmet Bey,
O zaman oyumun karşılığını verin:
Ya gönülden bir telefon açın,
Ya da seçimden önce internetinizi kapatın.

Vefa, CHP ve İyi Geçinmenin Tuzlu Bedeli
Takdir etmeden geçemeyeceğim:
CHP belediyesiyle olan uyumunuz dillere destan!
Söz bir, icraat bir, hatta afişler bile benzer fontla yazılmış.
İnsanın aklına ister istemez bir "acaba" düşüyor.
Bu ne güzel bir koordinasyon, ne müthiş bir paslaşma!

"Yoksa ittifak üstü bir ittifak mı var?" diye soran da çok.

Tarih bize neler göstermedi ki...
Aynı sofrada zıt ideolojilerin çay içtiği çok gün gördü bu topraklar.
Bu da geçer ya hu!

Arsa Meselesi: Taşın Altında Kimlerin Tapusu Var?
Dedikodu mekanizması bir kere çalıştı mı, durmaz:
Bakacakkadı ile Çaycuma arası bir yerde…
Yeşilin en sessiz olduğu bir noktada, güzel bir arsa el değiştirmiş.
Sözde değil, nüfusta.
Kimisi "nüfusa geçirdi" diyor,
Kimisi daha cesur: "çöktü" ifadesini kullanıyor.

Ben edebi konuşayım:
Toprak kokusu bazen siyasetçide keşkeleri değil, kilometreyi artırır.
Ama halk şunu sorar:

“Bu arsa hayali, millet hayalinin önüne geçtiyse... işte orada siyaset bitmiştir.”

Son Söz:
Ahmet Bey’e bir sitemim, bir selamım, biraz da mizahım var.
Bu yazıyı okur mu bilmem ama halk okur, halk bilir.

Siyaset sadece hizmet değil, aynı zamanda gönül işidir.
Gönül koyanı görmezden gelmek, koltuktan daha pahalıya patlar.

Biz oy verdik.
Ama hatır da istiyoruz, bir selam da…
Yoksa sandıkta görüşmek üzere demekten başka çare kalmaz.