Devrek AKP Kadın Kolları'nda uzun süredir sular durulmuyor. Yönetim kadrosunda yaşanan kopuşlar, ardı arkası kesilmeyen tepkilerle birleşince, teşkilattaki huzursuzluk iyice gün yüzüne çıktı.

Özellikle Nergiz Hanım’ın koltuğa olan bağlılığı, yakın çevresine karşı sergilediği tavırlar nedeniyle birçok ismin rahatsızlık duyduğu, hatta bu tavırların kopuşları hızlandırdığı yönündeki söylemler uzun zamandır kulislerde konuşuluyordu. Yönetimde yer alan bazı kadınlar, bu huzursuzluğu çeşitli platformlarda dile getirerek yaşananlara sessiz kalmamayı tercih etti.
Ancak asıl dikkat çeken nokta, Nergiz Hanım’ın çevresindeki isimlerin birer birer görevlerinden ayrılması, adeta “yaprak dökümü”ne dönüşmüş durumda. Buna rağmen kendisinin bu kopuşlardan rahatsız olmadığını ifade etmesi, sorunun kaynağına dair ciddi soru işaretleri doğuruyor. Zira bu kopuşların nedenlerini başkalarında değil, öncelikle aynada araması gerektiğini düşünenlerin sayısı az değil.
Teşkilatta yaşanan bu tür ayrılıklar her ne kadar zaman zaman “normal” karşılanmaya çalışılsa da, asıl mesele bu kopuşların ardında yatan sebeplerin görmezden gelinmesidir. Partinin yerel gücüne zarar veren bu tür iç çekişmelerin çözümü için samimi bir özeleştiri ve yapıcı bir yeniden yapılanma şart gibi görünüyor.
Nerğiz Hanımın çok Yakın ismin yanından cekilmesi bir çok soruyuda akıllarda bıraktı.
.............
Engelli Değil, Engel Olan Biziz
Toplumun en büyük yanılgılarından biri, engelli bireyleri farklı görmek. Oysa engelli bireyler, bizim gibi düşünüyor, hissediyor, seviniyor, üzülüyor. Farklı olan onlar değil; asıl farklı olan, onlara hâlâ eşit şartları sunamayan bizleriz.
Bir kaldırımı rampasız bıraktığımızda, bir otopark alanını işgal ettiğimizde, bir iş başvurusunda ön yargıyla yaklaştığımızda aslında onların engelini biz koyuyoruz.
Engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak için büyük şeylere gerek yok. Bir adım geri çekilmek, bir park yerini boş bırakmak, bir kitap okumak, bir eli tutmak bile yeter.
Unutmayalım: Onların önündeki engeller kaldırıldığında, geriye sadece güçlü insanlar kalır.
Siz Müslümansınız Müslümanlık dininde yaşam ne der bilirmisiniz.

‘Gizli Yapılmayan Yardım, Yardım Değildir’
Kusura bakmayın ama… Bugünlerde birilerine yardım edenlerin çoğu, kamerayı da yanına alıyor. Çocuğun üstü başı perişan, annenin gözyaşı akıyor, sofradaki boş tabak gösteriliyor… Peki neden? Çünkü yardım değil, reklam yapılıyor.
Hâlbuki Rabbimiz açıkça buyuruyor:
“Sadakaları açıktan verirseniz güzeldir; fakat onu gizlice verirseniz sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara 271)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ne demiş?
“Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek.” (Buhârî, Zekât, 16)
Ama biz ne yapıyoruz? Sol el bırak, bütün mahalle biliyor. Fotoğraf makineleri, telefonlar biliyor.
Şimdi burda anlatmak istediğim şu: Bir yoksulun yüzünü teşhir etmek, ekmeğini küçültmektir. Bir annenin gözyaşını kameraya almak, ekmeğinden daha çok onurunu çalmaktır. Kusura baksanız da doğru bu karde!
Yardım dediğin gizli olur. İnsanın kalbine dokunur. Çünkü gerçek yardım, Allah için yapılır; alkış için değil. Bir otur, bir düşün: Aynısını sana yapsalar razı olur musun?