Bir atasözü var: Terzi işini yaparken iplikleri hep dikkatle seçer. Ama biz biliyoruz ki, terzi kendi söküğünü de dikemeyebilir. Hepimiz her işimizi kendi başımıza yapamayız; bazen çevremizden destek almak gerekir, bu herkesin bildiği bir şeydir.
Bir hemşire sırf “boş duruyorum bari sohbet edeyim” demiş. Masum bir şey. Yanında kulak misafiri olan biri bunu duyunca hemen başhekime aktarmış. Başhekim de meseleyi sorgulamadan, hemşireyi dinlemeden, neyin ne olduğunu öğrenmeden cezalandırmış. Hatta görev yerini değiştirmiş. Yani, hemşirenin yaptığı basit bir sosyal etkileşim, başhekimin ani ve öfkeyle aldığı karar yüzünden “resmi bir ceza” haline gelmiş.
Düşünün: Başhekim aslında kurumun düzenini sağlamakla sorumlu, özen göstermesi gereken kişi. Ama dedikoduya kapılıp kendi öfkesini kullanmış ve işleyişi aksatmış. Hemşire ise kendi nezdinde konuları açıklamış, masumiyetini ortaya koymuş ama bu da kaosu önlemeye yetmemiş.
Aslında bu, olgunluk, dikkat ve iletişim eksikliğinin birleşiminden doğan bir kaos. Küçük bir yanlış anlaşılma büyüyüp hem çalışanı hem kurumu etkileyen bir kriz haline gelmiş.
Şunu net söylemek lazım: Eğer başhekim eleştiriye kapalıysa, masumiyet sorgulamadan ceza veriyorsa, bir yerde sistem kendi kendini sabote ediyor. Olgun davranması gerekenler hiddetlenmiş, dikkat etmesi gerekenler önemsememiş. Sonuç: Küçük bir sohbet bile yönetilmediğinde büyük bir çatışmaya dönüşebiliyor.
“Özcan Ulupınar’ı eleştirmediğimiz konularda şahsımıza yöneltilen söylemler yersizdir. Merak etmeyin; yanlışı olursa da yazarız, doğrusu olursa da yazarız. Kimse, bizim emir komuta zinciriyle yazı yazdığımız paranoyasına kapılmasın. Bizi kimse susturamaz, sindiremez.
Bizlere ulaşan bilgi ve belgeler ışığında değerlendirme yapar, kaleme alırız. Belgesiz yazı yazmayız; çünkü biliyorsunuz Özcan Bey en ufak bir durumda doğrudan mahkemeye başvurur. İşte bu yüzden sağlam belgelerle hareket ederiz. Kim ne yazıyor, kim ne yazamıyor o zaman ortaya çıkar.
Unutmayın: Herkesin bir lale devri vardır. Ama her lale devri biter, ardından çile devri başlar. Biraz sabredin; sahada herkes çalışsın, eksisini artısını göstersin. Biz de zamanı gelince gereken değerlendirmeyi yaparız.
Herkes bilsin ki Özcan Bey bizi mahkemeye vermek için büyük çaba sarf ediyor; bu yönüyle kendisini takdir ediyoruz. Hatta şahsım adına söyleyeyim: Özcan Bey’den büyük bir ders aldım. Arkadaşlar, herkes bu dersten payını çıkarsın.
Ama şunu da kimse unutmasın: Özcan Bey’le aramızdaki sevgi ne bu dünyada ne de huzuru mahşerde bitecek. Bu sevgi baki kalacak,tarihe geçeçek, içiniz rahat olsun.Benim özcan bey olan sevğim anlatılmaz anlatılamaz hiç kimse bu sevğinin arasına giremez, bizim sevğimizde şüpeye yer olmaz olmayacakda.Hiç kimse özcan beye olan sevğimi sorgulamasın,sevğimi sorgulayan bedelini öder.