Turizme karşı aşırı ilgim var. Turizmde çalışmamdan dolayı mıdır yoksa bir ülkenin bir şehrin en modern hale getirilmesi, tanıtılması ve çok sayıda kişiye istihdam sağlanmasında mi bilmem ama Turizm bir şehri gerçek değerine ve değerinin daha da üstüne ulaştırabiliyor.
Turizm sadece gezip- görmek, eğlenmek- dinlenmek, bol bol yemek- içmek, yatma- uyumak değildir.
Turizm farklı şehirleri gezme, farklı kültürleri tanıma, lüks olanı yaşamaktır aynı zamanda.
Turizm, insan hayatını kolaylaştırır. Yaşama kalite katar. Bir şehir alt yapısından üst yapısına kadar turizm tesisi gibi planlandığında herkes kendi mahallesinde, semtinde, caddesinde tatilde gibi yaşayacaktır.
Bu gün size bu köşemde Zonguldak'ın evladı olan bir Turizmciyi anlatmaya çalışacağım..
Kendisiyle uzun zamandır tanışıyorum. Tanışma tesadüfümüz bir iş yerinde iş arkadaşı olarak değil, Antalya turizminin üst düzey yöneticilerinin katıldığı bir toplantısında Moderatör olarak çıktı sahneye. Toplantı broşürlerinde konuşmacı olarak katılacaklar içinde çalıştığım tesisin genel koordinatörü de bulunuyordu ve o programı yöneten benim hemşehrimdi!
Bir gün ulusal medyada karşıma çıktı. “A Para”ydı sanırım. Konuk ya da yorumcu olarak katılan birisi programda Zonguldak’tan bahsediyordu.
Başka ulusal kanallarda yorumcu olarak katıldığında da Zonguldak’ın adını zikrediyordu.
Daha önce çıktığı kanalda yeni bir yorum için programa konuk olduğunda programın sunucusu “Muhammet bey ilk olarak Zonguldak’dan söze giriş yapacaktır” dediğinde program yapımcılarına bile kabul ettirmişti Memleketini..
Sonra sosyal medyada arayıp buldum kendisini.
Bir yeden tesadüf olarak CV si ve PDF baskılı bir dergisi geçti elime. Ekranlarda ve kendi sosyal medyasında kendini tanıtması bu derginin belki de ön sözünün bir kaç satırından ibaretti.
Zonguldak Kilimli’den akademisyen, profesyonel sporcu, Turizm de yönetici, kurucu ortak... bir sürü vasfı var. İstanbul-Zonguldak arası kendi arabasıyla mekik dokuyor.
Bir süre sonra öğrencilere giyim ve gıda yardımı ile karşıma çıktı.
Tek başına koşuşturuyor. Her yerde var neredeyse..
Sonra ki süreçte Zonguldak Turizm Platformu adı altında dernekleşme aşamasında fiilen karşılaştık. Bizzat tanıştık, sohbet ettik. Fikir yürüttük.
Öyle böyle değil, o tam bir lider. Çalamayacağı kapı, giremeyeceği mekân, görüşemeyeceği bürokrat yok.
O dönemlerde Zonguldakspor yöneticiliği de yapıyordu.
Bu kadar geniş yelpazeli bir görev üstlenmiş ki kendisine bir ekibin yapacağı işlerde tek başına koşuşturabiliyor..
Muhammet Murat CÜNTAY’dan bahsediyorum.
Her zaman hayalimde böyle girişken ve başarılı kişilerin Zonguldak siyasetinde yer almaları olmuştur. Hangi siyasi parti içinde olursa olsun dürüst bir karakter ve kendini şehrine adayacağına eminim.
Geçen haftalarda kaleme aldığım “bir denizyıldızı hikâyesi”nde olduğu gibi Muhammet Cüntay’ın da hayatına dokunduğu yüzlerce kişi olmuştur.
Mecliste o kadar bakan yardımcısı çıkıyor karşımıza. Herkes konusunda mutlaka uzmanlaşmıştır. Ancak Muhammet Cüntay’ın Turizm bakanlığında değerlendirilmesini isterim. İster bakan yardımcısı, ister danışman. Sn Cumhurbaşkanımızın karşısına geldiğinde böyle bir ismi reddedeceğine ihtimal vermiyorum.
Dernekçiliği bıraktı. Kendi işleri o kadar yoğundu ki, sağlığını bile ihmal etti diyebilirim. İş mi memleket mi? derseniz, o memleketine hizmet etmeyi tercih edecektir.
Şimdi durduk yere neden Muhammet Cüntay’ı yazdım.
Memleketi adına yaptığı tüm işleri, hiç bir kamu ve kurumunu arkasına alıp ondan nemalanmadan, kamunun imkanlarıyla kendini ön plana çıkaran değil sadece kendi öz sermayesi, fadakârlığı ve görev aşkı ile memleketine sorumluluğunu yerine getiren bir karakter..
Böyle bir kişinin siyasete girdiğinde neleri başarabileceğini bir hayal edin!
Mehmet Çelebi