Ak denizde ormanlarımız ve içinde ki canlılar,

Kuzey Irak ta bir mağarada Askerlerimiz, yüreklerimizi dağladı.

Felaketler, acı haberler peş peşe geldi.. acımasızca!..

Önce ormanlarla ciğerimiz dağlandı sonra da Kuzey Irakta ki 19 askerimiz bir mağara da metan gazından zehirlendi, içlerinde şehit olanlarla birlikte mateme büründük bir anda..

Hangi acıyı nereye koyacağız. Hangi acıya teselli olacağız, hangi acıyı insan olarak içimizde hissedeceğiz. Hangi söz bu acıları hafifletebilir?

Hangi söz, içine ateş düşen birini teselli edebilir?

Hangi su yanan ormanları geri döndürebilir?.

Hangi isyan giden canları diriltebilir?

Acınız acımızdır desek kâr eder mi yanan yüreğe?

Ateş düştüğü yeri yakıyor maalesef.

Bugün ülkeyi PKK terör illetinden temizleyip asker analarının, asker eşlerinin, asken çocuklarının artık güle oynaya yollarını bekleyecekleri askerlerini Yüce Yaradan bir şekilde Şehitlik mertebesine ulaşıyor.

Ölüm Allah’ın emri de, bir yerde bir terslik var. Terörden temizlenen bölge de olsa bu inlere öyle elini kolunu sallaya sallaya girmediler muhtemelen Mehmetçiklerimiz. Ama 19 askerinde ölüm boyutunda gaza maruz kalması sorgulanması ve cevaplanması gereken bir mesele değil mi?

Ya yanan ormanlarımız?

Ülkemizin her yerinde büyüklü küçüklü onlarca yangın çıktı. Hala çıkıyor. İzmir de, Hatay da, Antalya da ciğerlerimiz cayır cayır yanarken, bunları ellerinden düşürmedikleri telefonlarından izleyenler Çaycuma da, Kilimli de, Ereğli de hala nasıl oluyor da yangın çıkartabiliyor anlamak mümkün değil?

Mehmet Çelebi