Her sabah penceremi açtığımda Erenler Tepesi’ndeki al sancak gözüme çarpar; ta ki bir gün o yokluğunu fark edene kadar. “Acaba bir darbe mi oldu, dış güçler mi devreye girdi?” diye düşünürken, kısa süre içinde bayrağın yeniden dalgalanması hepimize Devrek’in hâlâ Devreklilerin olduğunu hatırlattı.

Ne var ki bu bayrak hikâyesi kadar ilginç olan başka bir gelişme de gündeme düştü: Şehrimizle bağı olmayan, inşaat işleri yapan bir firma, bir sabah ansızın telefonları kapattı. Yetkililere ulaşmak imkânsız hale gelince bir panik havası esti. Oysa bu firma, küçük esnafın çay ve lokanta borçlarını kapatıyor, bakkalın market borcunu ödüyordu. Kimileri “Çok cömertler” diye sevinirken, bazı tanınmış isimlerin de listede olduğunu öğrenmek şaşkınlık yarattı. Listede adı geçenlere “oh olsun” denmesi, halkın gözünde tuhaf ama bir o kadar da memnuniyet verici bir durum oluşturdu.

Hatta yıllardır tefeci gibi gösterilen, “Yıkamacı” lakaplı o arkadaşımızın tefeci olmadığı; birikimini araziye yatırmış, eli sıkı ama faydasız değil, aksine yardımsever biri olduğu ortaya çıktı. Devrekli vatandaşlarımızın anlattığına göre, kimseyi mağdur etmeden defter kapatmak bile bu arkadaşta öyle bir sempati yaratmış ki, her “oh” bir teşekkür gibi yankılanıyor.

Sonuçta Devrek’te bayraksız bir sabah hayal bile edilemez ve küçük esnafın yüzü gülmeden kimsenin yüzü gülmez. Bu sürprizlerin arkasındaki niyet her ne olursa olsun, borçsuz bırakılan esnaf ve yeniden dalgalanan bayrak, bu memlekette umudu ve dayanışmayı hâlâ ayakta tutuyor.